MAREM; Tarımsal Kalkınmanın Güç Kaynağı
Zeki TARHAN – ANKARA
Kısa adı MAREM (= Eğirdir Meyvecilik Araştırma Enstitüsü) olan Türkiye’nin en büyük AR – GE kurumunun, tarımsal kalkınmanın güç kaynağı olduğunu ve Eğirdir’imizin / Isparta’mızın en önemli prestij kurumuyla ne denli övünmemiz ve de gururlanmamız gerektiğini anlatacağım…
***
Antalya Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ile MAREM paydaşlığında, belirli aralarla 15 derslik seminer formatında, “uzaktan eğitim” yoluyla “ZOOM” lu bir etkinlik programının ikisine katıldım. Birincisi; MAREM’de uzun yıllar tarımsal sulama / basınçlı sulama sistemleri konusunda çalışmış ve sonra bu konularda ABD’n de araştırmalar yapmış, şu anda da İzmir Demokrasi Üniversitesinde öğretim üyesi olan Doç. Dr. Cenk KÜÇÜKYUMUK’un sunum yaptığı etkinliğe katılmış ve bir konuşmamla katkıda bulunmuştum. İkincisi ise; dün akşamki ( 10 Şubat 2021 ) İTÜ Gıda Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Esra ÇAPANOĞLU’nun, Elmadan neler yapılabildiği yada yapılabileceği, gıda sektöründe elmanın girdi olarak yer aldığı alanları içeren güzel bir sunumun ardından da bir konuşma yaparak, etkinliğe renk katmış oldum…
***
…Yukarıda sözünü ettiğim etkinliklerden, MAREM müdürümüz sayın Dr. Şerif ÖZONGUN’un bir telefonuyla haberdar oldum. ÖZONGUN şöyle diyordu: “…Zeki bey, düzenlediğimiz eğitsel etkinlikte sizin de bir konuşma yapmanızı istiyoruz.” MAREM müdürümüze vereceğim yanıt, elbette ki olumsuz olamazdı. “Hay hay, memnuniyetle” diyerek kendisine, bana bu fırsatı tanıdığı için teşekkür ettim.
***
Gelelim, her iki etkinlikte yaptığım konuşma ve katkının özetine. Şunları söylemiştim:
“…MAREM; sadece Eğirdir’in bir prestij kuruluşu değil, Türkiye’nin en büyük AR –GE kurumu ve tarımsal kalkınmanın güç kaynağıdır / itici gücüdür. Bu kurum; BÜYÜK OVA ve TARIMSAL SİT statüsünde olan ve Köprü başı Regülatöründen taa KIRINTI’ya dek uzanan BOĞAZOVA’nın 22 bin dekarlık bağrından bir güneş doğmuş, 1000 dekarlık uygulama (=Demo) alanında mucizeler yaratmaktadır…
MAREM’in kurulu olduğu araziler bir bataklıktı. Sivrisinek yatağı idi. 1953 yılında, DEMİREL’in DSİ Genel Müdürü olduğu dönemde bu bataklık kurutuldu. Sıtmanın kökü kazındı. Ve Tarım Bakanlığında, bir meyve fidanlığı kurulması gündeme gelir. Bu fidanlığın kuruluş yerinin seçiminde iki görüş vardır: “Konya’ya mı kuralım, yoksa Isparta’nın Eğirdir ilçesine mi kuralım?”
Bakanlıkta Şube Müdürü olan Isparta’lı Osman BOYACI’nın görüşü kabul görür ve Meyve Fidanlığının kuruluş yeri EĞİRDİR olarak saptanır.”
***
“…Göl varsa; Eğirdir vardı, Göl yoksa; ne Eğirdir ve ne de Isparta yoktu!!! Bu slogan dillere pelesenk olmuş ve bir “motto” haline gelmişti… EĞİRDİR GÖLÜ; bir no’lu temiz içme suyu rezervuarı olmaktan çıkmış, giderek ötrofikasyon sürecine girmiş, sonunda da ötrofik bir göle dönüşmüştür.
Gölü besleyen kaynaklar; Gölet aşkı uğruna kurutulmuş, en verimli ve rasyonel tarımsal sulama sistemi olan “DAMLA SULAMA “ sistemi, “VAHŞİ SULAMA” mantığı ile projelendirilip, yine vahşi sulama mantığıyla işletmeciliği yapılır hale gelmiştir.
Tarımsal ilaçlamada; bir sezonda 25 -30 kez ilaçlama ile Gölü pestisitlerle zehirleyerek su ürünleri dengesini bozduk, kimyasal gübrelerle de göle besin tuzları (=Azot / Fosfor) pompaladık, İlaçlamayı bir türlü 5’e indiremedik!!!
Erken Uyarı Sistemini yok farz ettik / ıskaladık!!! Verdiğimiz ilaçlar, yağmur sularıyla Göle ulaştı… Son zamanlarda Gölümüzü ateşe verdik. Su kuşlarının ve Su canlılarının kuluçka yuvalarını yok ettik!!! Ve su kotu, minimuma indi.”
---- 0 ---