"Bana el ver, susuz kalma"
EĞİRDİR GÖLÜ İÇİN ELELE!...
EKO-BİR Başkanı Mehmet Sezgin: "KORUMAK DOKUNMAMAK DEĞİLDİR..."
Eğirdir Gölü için "Sahibinin ayağına gidilerek ve desteğiyle ses getirecek etkili yasal etkinlikler" kapsamında hemşehrilerimiz Mustafa Kemal Findos, Dr. Önder Yiğitbaşı ve Bekir Sıtkı Esendir'in, öncelikle Eğirdir Belediye Başkanı Veli Gök'ü ziyaretleriyle başlayan etkinlikler, bugün EKO-BİR (Eğirdir ve Kovada Göllerini Korumu Birliği) salonunda saat 10.00'da başlayan bilgilendirme toplantısı ile devam etti.
Gelendost Belediye Başkanı ve EKO-BİR Başkanı Mehmet Sezgin yanısıra, Mustafa Kemal Findos, Dr. Önder Yiğitbaşı, Eğirdir İlçe Tarım ve Orman Müdür Vekili ve Eğirdir EKOBİR Müdürü Süleyman Can, Biyolog Sedat Karakoyun, Mustafa Dokuzoğlu, Adem Kayan, Mustafa Baş, Dr. Uğur Ölçen, Gül Üstün Kaçaroğlu, Mehmet Demirel, Hasan Kaya, Fatmana Uludağ, Hüseyin Kaygısız, Murat Tuncer ve Abdullah K. Sinan'ın katıldığı toplantıda konuşan Sezgin şunları söyledi:
KORUMAK DOKUNMAMAK DEĞİLDİR...
“2009 yılından beri EKO-BİR’i biz yürütüyoruz. Resmi prosedürden uzak, Gölün gerçekten balıktan ibaret olmadığını yönetimdeki arkadaşlarımızla beraber ilk çalışmalarımızda ele aldık. Bunu ele alırken, çevre düzenlemesi, çevredeki olan girdi çıktılar veya kimyasal atıkların toplanması, ilaç ünitelerinin hazırlanmasından başlamak üzere köylerimizde çalışmalar başlattık. Hatta çoğu köylerimizde 82 yerleşim birimine çöp torbası da dağıtılmasıyla bütün köylerimizde mücadele verdik. Biz bu olaya bundan önceki valimize kadar devam ettik. Bazı çevrelerin ayağına bastık ki sayın valimiz bizi görevden el çektirdi. Görevden derken Eğirdir Gölü'ne çıkmaktan men etti. Elimizi, ayağımızı bağladı. Daha sonra bizler büromuzda oturduk. Buradaki Süleyman Can arkadaşımız , Osman ve diğer ekip arkadaşlarımızla birlikte çevremizdeki ilaçlamayı örneğin sivri sinekle mücadelesine, haşerelerle mücadelesine ortak olalım dedik. O yönde çalışmalara girdik. Allah’ın izniyle geçen sene Kovada ve Barla-Boyalı bölgesinde bunu başardık. Ve şu andaki çalışmalarımız o yönde de devam ediyor.
Tabi bunları yaparken EKOBİR olarak yani çevre düzenini sağlama konusunda mücadele ederken Eğirdir Gölü’nde neler yapabiliriz çalışmalarına girdiğimizde daha önce TÜBİTAK’ın yaptığı çalışmalardan yola çıkarak Antalya ve Adana’dan bir firmayla anlaşarak Göl içerisindeki zararlı ve faydalı bitkiler ile diğer larvalar üzerinde çalışmalara başladık. Onunla ilgili bazı raporlar hazırlattık. Ama bunları çalışırken karşımıza çıkan en kötü özelliklerden bir tanesi Göl suyunun sürekli kaybedilmesiydi. Sizler belki 1 yıldır bu konu üzerinde çalışmalarda bulunuyorsunuz ama biz aşağı yukarı 10 yıla yakın zamandır 'artık göl SOS veriyor' diye ilk demecimizi verdiğimizde millet bize güldü. Koskoca Eğirdir Gölü biter mi? Eğirdir Gölüne bir şey olmaz dendi. Ben o dönemde basın yoluyla Eğirdir Gölü SOS veriyor, sayın Cumhurbaşkanım sesimizi duy diye çok bağırdım. Ama maalesef çevredeki insanlar, sadece gölün ekonomik olarak balığını ve istakozunu değerlendirdiği için bizim bu isyanlarımızı, gülerek, karşı tezler savunmak suretiyle engellemeye çalıştılar. Engellediler mi? Engellediler.
Çevre Bakanlığının bir projesi vardı: Göl bölgesindeki bütün köy ve ilçelerinin arıtma sistemini kurmasıydı. İlçe belediyeleri bu arıtma konusuna biraz uzak duruyorlar. Ekonomik olarak enerji sıkıntısının yüksek olması ve çalıştırmanın zorluğundan dolayı yerel yöneticiler uzak durdu. Ben Gelendost’ta kurdum ama yüzde 100 başarıya gittik mi? Gidemedik.
Köylere TÜBİTAK vasıtasıyla doğal arıtma sistemle (bu Fransa’da yaygın olan bir sistem) bambu kamışının topraktaki difüzyonu ve gelen atıkları parçalama özelliğinden faydalanmak üzere öyle bir sistem kuruldu. O zamanki valimize bu tür çalışmaya girdiğimiz zaman bunu yerel yönetimlere bırakılım veya EKO-BİR bu bünyede çalışsın dedik. Muhtarlıkların atık çamurunu almak gibi bir kabiliyeti, ekonomik imkanı yoktu. Dediler ki; hayır biz bunu Özel İdare ile yürütebiliriz. O zaman TÜBİTAK’ın yaptığı proje, verimli olması gereken çalışma maalesef başarısızlıkla sonuçlandı. Foseptiklerde doğal arıtma sistemleri, dikimi yapılan kamışların şu anda maalesef yerinde yeller esiyor ve çalışma da boşa gitmiş oldu. Bunun üzerine şu anda Eğirdir Belediye Başkanı olan o zaman İl Genel Meclisi döneminde Veli Gök Bey’in yaptığı bir çalışma vardı. Göl çevresinde Kuşak Arıtma Sisteminin kurulması projesi. Onunla ilgili çalışmalara katıldık ama maddi olarak Isparta’da ne Özel İdare’nin bütçesi, ne de Devlet Su İşleri’nin bütçesinin karşılayamayacağı ortaya çıktı. Bunu lokal olarak bir çalışma yapalım dendi ve o çalışma gerçekleşti ama bundan çoğu yerin haberi yok. Biz konuyu yakından takip ediyoruz. Eğirdir Gölünün etrafı 5 bölgeye ayrıldı. Senirkent, Gelendost, Yalvaç, Eğirdir ve Uluborlu. Ama ne hikmetse Boğazova bölgesi bu arıtma kuşak projesine alınmadı. İnşallah bu dönem onun eksik olduğunu belirttik ve onu da aldırtacağız. Buradaki köyler ilçe merkezlerindeki arıtma sistemlerinde toplanmak üzere Devletin yapacağı büyük bir arıtmayla Bizde ki arıtmalar biyolojik arıtma larva sistemiyle çalışan bir arıtma. Bunun içerisine kimyasal arıtmaların eklenmesi suretiyle büyük bir arıtma tesisi kurmak ve enerjisini de bugün güneş enerjisinden temin etmek üzere bir çalışma yapıldı. Projesi hazır. Gelendost’ta yer tespitini de yaptılar ama, istimlak çalışmasına girmedik. Niye? Yapım tarihini alamadığımız için. Bu konudaki çalışmalarımızı biz EKO-BİR olarak çevremizi bilinçlendirme ve çevreye yayma konusunda çalışmalarımıza devam ediyoruz.
EKO-BİR olarak yine aynı zamanda daha elimiz geniş olduğu için 82 yerleşim yerine hitap ettiğimizden dolayı özel idare içimizde, Uluborlu, Senirkent, Yalvaç, Gelendost, Eğirdir ve Sarıidris Belediyesi içimizde olduğu için daha geniş bir potansiyel ve daha geniş bir ses getirme özelliğine sahip olduğumuzu belirterek EKO-BİR’in çalışmalarına biraz daha ağırlık veriyoruz. Tabi bu çalışmaları yaparken sahada gözlemlediğimiz olaylar da var. Dün biz yine sahadaydık. Hala daha çalışmalarımıza devam ediyoruz. Şu anda Hoyran Gölü’nün biyometrik haritaları DSİ tarafından ihale edildi. Eğirdir Gölünün komplesi ihale edildi ama Hoyran gölünden başlandı. Dipteki olan özellikle çamurlanma tabakalarının ölçümleri ve net sonuçta Göl ne aşamada biyometrik haritalardan bunu göreceğiz. İnşallah dün görüştüğümüz insanlar 30 gün içerinde bunu rapor haline getireceklerini söylediler. İnşallah bu çalışmayla Hoyran gölünden bazı verileri alacağız. Eğirdir Gölü’nün en kirli etken bölgesi Hoyran bölgesi. Büyük Kabaca Pupa Çayı dediğimiz çaydan gelen bölgeden. O yüzden orası biraz daha önem arz ediyor. Siz, Eğirdir bölgesinden olmanızdan dolayı ve Eğirdir Gölüne konum bakımından göle daha sıfır olmasından dolayı belki de bazı konulara vakıf değilsiniz. EKO-BİR’in botu veya Tarım ilçede Süleyman Can’ların yaptığı çalışmalarda artık daha önceden kolaylıkla gidebildikleri yerlere şimdi gidemez konumlara geldiler. 2 ay önce Çevre Bakanımız Murat Kurum Isparta’ya geldiğinde Valilikte Belediye Başkanlarıyla yaptığı toplantıda bizlere sordu: "ilçene ne istersin?" Diye sordu. Çoğu arkadaşımız ilçesine çöp arabası, itfaiye aracı istedi. Bana sıra geldiğinde ben bir şey istemiyorum. Niye istemiyorsunuz dediğinde “Ben Gölümü İstiyorum” dedim.
Bu göl üzerinde 6 kurum var. En büyük handikaplarımızdan bir tanesi bu. 6 kurum birbirine sarıyor. Örneğin Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, Çevre Bakanlığı, EKO-BİR, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Su Ürünleri, DSİ. 6 kurumun 6’sının da göl üzerinde hükmü var. Hep de birbirimizle çelişiyoruz. Biz 2 yıl önce Gölde batık ağların temizlenmesi konusunda bir program yaptığımızda, yasak dönemde hem avcılara bir bedel ödeyelim, günlük geçimlerini temin etsinler hem de gölden kaçak avlanmayı durduralım diye bir proje hazırladık. Buna Hoyran bölgesinden başladık. Oradaki balıkçıları gruplandırdık, yakıtlarını biz temin ettik, yevmiyelerini verdik. Tabanlara çapa atmak suretiyle batık ağların temizliğini yaptık. İnanın o video görüntülerini görseniz çok hayret edersiniz. Bu tatlı su içilir konumda mı değil mi? O zaman daha çok karar veririz. O zamanlar Çevre Bakanlığına, Valiliğe şikayet ettiler. EKO-BİR Göle çıkmasın dediler. Biz ona iddia olarak yine gölümüze çıktık, yine temizliğimizi yaptık belli bölgeye kadar.
6 tane kurumun olması gerçekten çalışmaları bir nebzede olsa frenliyor. Devlet kurumlarında izin almak ne kadar zorsa biz EKO-BİR olarak izin almadan verdiğimiz kararla direkt yürüme özelliğine sahibiz. Ama bir kamu kurumu geldiği zaman Valilikten, Çevre ve Şehircilikten, DSİ’den hepsinden izin almak suretiyle çıkmak zorunda. Onun için EKO-BİR bu durumda biraz daha faal durumda. Biz bu çalışmaya hala daha devam ediyoruz. Biz ceza yazmıyoruz. Yazacağımız cezayı Çevre İl Müdürlüğüne veya yakaladığımız ürünleri Mal Müdürlüğüne havale ediyoruz. Koruma kontrol yönetmeliğine göre göl üzerindeki etkimiz fazla.
5-6 yıl önce Eğirdir Gölü SOS veriyor dediğimizde dediler ki Eğirdir Gölü kapanmaz. Eğirdir Gölündeki su seviyesinin düşmesi mümkün değil. 914 kodu şöyle, 916 kodu böyle. Eğirdir Gölü şu anda 917 kodunda. 916.9’a düştü. E bu koruma seviyesinde değil. TÜBİTAK’ın verilerine girdiğimiz zaman maalesef kuruma bölgesine girdi. Koskoca deniz diye tabir edilen Hazar Gölü kuruduysa, Eğirdir Gölü bunun içerisinde bir nebze. Şu anda imkanımız olsa ben sizleri Gelendost Kemer damları ve Kumdallı, Kabaca bölgesine götürsem bariz özelliğini göreceksiniz. Bunu da niye derseniz sizdeki gördüğünüz özellik sadece tas seviyesinde suyun düşmesi. 1 metre düştü diyorsunuz. O bölgede 1,5 km’ye varan araziler oluştu. Hatta dün DSİ yetkilileriyle gittiğimizde Kemer bölgesinde 40’a yakın kaynak vardı, sadece 4 kaynağı bulabildik. Onlar da artık kaynamıyor. Sadece durağan halde.
Biz artık gölümüze dokunalım artık diyoruz. Slogan olarak da onu belirledik. Yani korumak, dokunmamak değil. Hem koruyalım hem de gölümüze dokunalım. Tarihte bu göl nasıl korunduysa, vatandaş (afedersiniz) kum çalarak bu gölü korumanın yolunu seçtiyse, sazı biçerek, kamışı biçerek koruduysa bugün de artık bunu bırakın ve gölümüze dokunalım artık diyorum. Çünkü otlanmayı önlememiz mümkün değil.
Tabandaki otlanma şu anda hat safhada. Şuanda kamışlar isteği gibi çıkıyor.
Ben 1960 Doğumluyum. Ben gölün üzerindeyim. Gelendost’lu olmam dolayısıyla sürekli takip içerisindeyim. O dönemlerde SEKA Fabrikasının kamış ihtiyacını Eğirdir Gölü karşılıyordu. Ama şu anda dokunulmazlıktan dolayı dokunulamıyor. Bir kamışın verdiği buharlaşma miktarını söylemeye gerek yok. Sulama bedeline karşılık gelecek şekilde bir kayıp oluşturuyor. Ama maalesef dokunamıyoruz. Bir balda dediğimiz olaya dokunamıyoruz, sazlıklara dokunamıyoruz. Gölün altındaki pisliği alamıyoruz. Göl şuanda kendisi bir salıncağın sallanma periyotları içerisinde göl sadece bir çanağın içerisinde dalgalanmasını yapıyor. İçerisindeki pisliği dışarı atar konumda değil. Eskiden pisliğini atardı vatandaş oradan kum çalma bahanesiyle o pisliği oradan temizlerdi. Şu anda o da yok. Hatta 15 gün önce Sarıidris’ten aradılar EKO-BİR gelse de o pisliği alsa diye. Ama dokunmak yasak. Dokunamazsınız.
Biz bunları aşmak için mücadeleye devam ediyoruz. Bazı vatandaşlar diyor ki; Göl 10 yılda bir kendini yeniler. Tabi bunu derken o zamanki iklim şartlarıyla bugünkü iklim şartlarını göz önüne aldığımız zaman bunun yenilemeyeceği aşikar. Bugün Aralık ayı içerisindeyiz Akşehir beli geçit vermezken Akşehir Belinde şu anda kar yok. Sarıidris üzerinde kar yok. Barla dağının taaa uç noktasında kar var. Dolayısıyla karlanmadan dolayı göle gelecek kaynakların gelişi de mümkün değil. Çünkü yapılan Göletler buna da müsaade etmeyecektir. Bu saatten sonra gölün dolması gibi bir kavram içerisine biz bilimsel değil kendi mantığımızla inanmıyoruz. Çünkü kenardan çekilen 1 cm kara parçasının oluşması içeride Gölün içinde yarım metreye yakın su kodu düşüklüğüne sebep oluyor ve şu anda Gelendost bölgesinde 1,5 km. toprak çıktı. Biz bu şekilde de mücadeleye devam edeceğiz. Çevre Bakanlığının bize gönderdiği uzmanlar bir çalışma yaptılar. Tekrar 15 günlük bir çalışma daha yaptılar. Şu anda raporlarını hazırlıyorlar. İnşallah Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Bey’e ulaşmak suretiyle tabandaki balçıklanmayı ve otlanmayı önleriz diye düşünüyoruz. Bunu yüzeysel olarak, görsel olarak da gördük. Miryokefalon yüzme yarışlarında göle girdiğimizde ben kendim 800 metrelik boğazın 400 metresini yürümek suretiyle halının üzerinde yürüdüm. Halı dediğim bitkinin üzerinde yürüdüm ve o zaman dedim ki arkadaşlara artık Afrika’nın balta girmemiş ormanlarına Eğirdir Gölünün altında var şu anda. Dün gittiğimiz o bölgelerin tamamen yüzeye çıktığını gördük. Bir kara parçasına döndü. Bizim bot Eğirdir Gölü ile Hoyran Gölü arasında geçemez konuma geldi. Su kodunun düşüklüğünden dolayı. Ve altındaki balçıklanma ve otlanmadan dolayı.
Böyle bir çalışmaya eser oluşturduğunuz ve takviye olduğunuz için Allah hepinizden razı olsun. Biz de EKO-BİR olarak, Gelendost Belediye Başkanı olarak Gölün arkasında olduğumuzu belirtmek isteriz. Bunda hiçbir siyasi veya diğer faktörlerin etkisi olmadan sadece Eğirdir Gölü faktörü içerisinde bütün arkadaşların desteğiyle inşallah gölümüze sahip çıkacağız.
EKO-BİR demek Eğirdir Gölü demektir. Arkadaşlarımızla beraber bunun mücadelesi içerisindeyiz, çalışmaların arkasındayız ve devam edeceğiz. Sizlerden de destek bekliyoruz. Korumak, dokunmamak olmadığını inşallah burada ispatlamamız lazım. Koruyacaksak dokunarak koruyacağız. Çevresiyle, gölüyle, eko sistemiyle, tarımsal gelişmelerle koruyacağız.
Şimdi günah keçisi tarım yapan arkadaşlarımız. Tamam organik tarıma dönmemiz şu anda zor olabilir ama, zorunlu hallerde de zorlamadan vatandaşın ekonomik seviyesine katkı sağlamak suretiyle bunu da sağlayabiliriz. Damlama sulama geçişi hızlandırmak suretiyle kapalı sistem sulama dediğimiz bir nebze olsun bunu etkileyebiliriz. Bu tür faktörlere bir an önce yapılması, bu faktörler üzerinde çalışmalar yapılması üzerine bir ekip oluşturmak suretiyle devlet yetkililerinden destek istemeye devam edeceğiz ve çalışmalarımızı bu yönde yürüteceğiz.
Bu konuda bu oluşumun içerisinde bulunmanızdan dolayı hepinize çok teşekkür ediyorum. İnşallah tetikleyici bir etken olur.”
Katılımcıların fikir ve düşüncelerini paylaştığı toplantıda; hemşehrilerimizin, aynı düşünceyle önümüzdeki günlerde Isparta, Yalvaç, Senirkent, Uluborlu ve Sarıidris Belediye Başkanlarını da ziyaret edecekleri, Eğirdir Gölündeki su kaybı ve su kalitesi yanısıra dip temizliği konularında hazırlanacak bilimsel raporların Isparta Milletvekillerimizin, il ve ilçe belediye başkanlarımızın girişimleriyle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a ulaştırılması konusunda fikir birliğine varıldı.
Abdullah K. SİNAN - Emel TURAN KARTAL (AKIN)