Eğirdir Gölü kırmızı kitaba alınsın
Eğirdir Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü eski Müdürlerinden Biyolog Sedat Karakoyun, Cumhurbaşkanlığı makamına; Türkiye için stratejik öneme sahip Eğirdir Gölü’nün gelecekte çıkabilecek su savaşlarına karşı devletin kırmızı kitabına alınması teklifinde bulundu.
Türkiye’nin yedi renkli gölü olarak adlandırılan Eğirdir Gölü’nün, çevresindeki tarımsal ilaçlama nedeniyle risk altında olduğunu vurgulayan Karakoyun, “Eğirdir Gölü, Göller Bölgesi’nin en büyük doğal zenginliklerinin başında geliyor. Adını Eğirdir ilçesinden alan göl, 468 kilometrekarelik yüzölçümüyle Türkiye’nin 2’nci büyük tatlı su gölü. Zengin balıkçılık ve kerevit potansiyelinin yanı sıra, sulama ve enerji üretimi bakımından da büyük önem taşıyan gölden, çevredeki tarım alanlarının sulanmasında yararlanılıyor. ”Kovada 1” ve “Kovada 2” hidroelektrik santrallerinin su ihtiyacını da bir bölümünü karşılıyor. Tüm bu güzelliklere sahip Eğirdir Gölü, bölgedeki zirai ilaçlama nedeniyle bugün ciddi risk altında.” dedi.
Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e mektup yazıp Eğirdir Gölü’nün gelecekte çıkabilecek su savaşlarına karşı devletin kırmızı kitabına alınması teklifinde bulunduğunu anlatan Karakoyun, “Bu mektupta Eğirdir Gölü’nün ülkemizin ikinci büyük içme suyu kaynağı olduğunu ve stratejik bir öneme sahip olduğunu belirttim. Bu durumda Devlet Denetleme Kurumu’nun (DDK) göl ile ilgili gölün kirliliği ile ilgili bir rapor hazırlaması talebinde bulundum. Hatta bunun da yetmeyeceğini stratejik öneminden dolayı milli güvenliğimiz ile ilgili olduğu için gelecekte bu kaynağın bölgeye ve Türkiye’ye çok lazım olduğunu düşünerek ‘Kırmızı Kitaba’ alınmasını teklif ettim. Hatta bununla da yetinmeyerek Milli Güvenlik Kurulunda bu konun gündeme getirilmesi konusunu ortaya attım. Ancak bu konuda bir cevap alamadım. Bu konunun ‘devlette devamlılık esastır’ ilkesinden hareketle mevcut Cumhurbaşkanına aktarılmasını istemekteyim.
Bütün dünyada su yasaları incelendiğinde gelişmiş ülkeler suyun kullanım önceliğini içme suyuna tanımaktadır. Birleşmiş Milletler FAO (Food and Agriculture Organisation) Gıda ve Tarım örgütü uzmanlarınca ‘gelecekte su savaşlarının çıkacağı’ senaryoları yazılmakta iken bizim mevcut az ve kıt olan sularımızdan içme suyu kalitesinde olanlarını mutlaka korumamız lazım” diye konuştu.
Alman bilim adamlarının incelemesine göre Eğirdir Gölü’nün 40 yıl önce dünyanın en temiz gölü olarak nitelendirildiğini belirten Karakoyun, ancak TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’nin verdiği bir raporda 2011’de gölün 2001’e göre 5-6 kat daha fazla kirlendiğinin açıklandığını söyledi.
Eğirdir Gölü’nün atalarımızdan miras değil evlatlarımızdan emanet olduğunu vurgulayan Karakoyun, “Biz gölü kullananlar ve koruyanlar bir araya gelmedikten sonra bu gölü kurtarma şansımız yoktur. Bu durumda bu gölü kullananlar, kirletenler ve yönetenler büyük bir kul hakkı içerisindedir. Şu anda gölden 200 bin kişinin su içtiğini düşünürsek gelecekte de göller bölgesi başta olmak üzere belki de Türkiye’nin yarısına ihtiyacı karşılayacak şekilde kullanılması planlanan bu gölün mutlaka korunması gerek. Buradaki sorun havza küçüktür aslında ama yara büyüktür. Etrafında yıllık 600-700 bin tonluk elma tarımı yapılmaktadır. Bu tarım esnasında 30-40 bin ton civarında suni gübre ve önemli miktarda tarım ilacı kullanılmaktadır. Havzanın yer altı ve yer üstü sularının akım yönü göle doğrudur. Göldeki şu an suda ölçüm sınırında olan bu testisitler tabandaki çamurda ve bitkilerde birikmektedir. Zamana karşı yarışmaktayız. Göl ile ilgili acil önlemler alınmadığı takdirde bu gölü yakın zamanda içme suyu olarak kaybetme ihtimalimiz çok yüksektir.” ifadelerini kullandı.