TARSU -7-
-7-
EĞİRDİR’DE İLK ÖZEL SOĞUK HAVA DEPOSU
TARSU
GERÇEĞİN YAKALANIŞI
Elma ticaretinin yükselişi onda ayrı bir gurur oluşturuyordu ama vatandaşın sıkıntısı onu da bir örümcek ağı gibi sarıyor, sıkıntılara sokuyordu. Dostları gibi kendisi de elmacılığa soyunmuştu. Ziraat Teknisyeni Halil Üstün’ün Eğirdir’de ticaretini geliştirdiği elmacılığa Ali Erdoğan da başlamıştı. Fakat tüccarın seçip aldıklarının dışında kalan elmalardan o da zarar ediyordu.
Ali Erdoğan’nın bahçe kurma işi Demokrat Eğirdir gazetesinin yıl:12, sayı :1635 ve 18 Mart 1965 tarihli gazetesinde şöyle yer almış:
“ALİ ERDOĞAN DA
BAHÇE KURUMUNA BAŞLADI
Genç iş adamlarımızdan Ali Erdoğan da Gökdere köyünde almış olduğu 100 dönümden fazla arazi üstünde modern elma bahçesi kurmak için harekete geçmiştir. Fidanlık müdürlüğümüzden almış olduğu 500 elma fidanının dikimine başlamıştır. Ali Erdoğan’ın kurmuş olduğu bahçe, Dr. İsa Köklü’nün 5 yıl önce kurduğu bahçenin bitişiğinde ve yol kenarındadır. Bu nurlu ve verimli yolculukta genç arkadaşımıza başarılar dileriz.”
TARSU’NUN TEMELİ ATILIYOR
Belediye Başkanı İbrahim Gencay’ın yaptırdığı soğuk hava deposu Eğirdir’in elmasını depolamaya yetmiyordu. İkinci bir soğuk hava deposuna acil gereksinim vardı. Evet, yeni bir soğuk hava deposu yapılmalıydı ama nasıl? Bu düşünceler Ali Erdoğanı içten içe elma kurdu gibi yiyor ama düşüncesini kimseye açamıyordu. Kendisi bu işin üstesinden gelebilir miydi? Şimdiye kadar beraber olduğu, güneş demeyip, kar demeyip tozlu yollarda iz sürdüğü, memleket memleket dolaştığı ekmek teknesi kamyonunu satsa işi kurtarabilir miydi?
Uçurum, evet uçurum ne kadar da derindi. Aşağıda görülen sivri kayalar düşen bedene savaşta saplanacak bir mızrak izlenimi verecek kadar sivri ve keskindi. Bu durum duyguların körelmesine neden oluyordu. Bu görünüm Ali Erdoğan’ın ruhunda direncini yitiren bir duvar gibiydi. Düşmek ne kadar zorsa çıkmak ondan da zordu. Neden hep düşmeyi düşlüyordu? Başka yol olamaz mıydı uçurumun dibine sağ salim inmek için? Olabilirdi. Ailesi, arkadaşları ne güne duruyordu?
Ona göre, toprağın üzüm bağından elmaya dönüşmesi ailelerde yeni olguların da oluşmasına neden oluyordu. Aileler sabah akşam hep elmayı düşünüyordu. Eğirdir bu yönü ile yeni yaşına giren bebekler gibi kabuğunu değiştirmeye başlamıştı. Bu yeni giysilerin getireceği değişim rüzgarlarından etkilenen Ali Erdoğan’a en büyük destek ailesinden geldi. Eşi Ayşe Sefa, ondaki bu durgunluğu ve içinde esen fırtınayı hissetti. Ailenin iki büyüğü günlerce konuştular. Boşu doldurmaya; doluyu taşırmamaya çalışarak soğuk hava deposu yapımına çare aradılar. Tek başına yapılacak bir iş değildi bu iş. Fakat eşi Ayşe Sefa onu sürekli teşvik etti, ona moral verdi. “Eğirdir insanı düşünmüşse yapar, düşündüğünü hayata geçirir. Yılma, azmet bu işi başarırsın!” dedi. Acaba arkadaşlarla yapılamaz mıydı? Neden olmasın? Belki de uçurumu görmeden karşıya, arkadaşları ile birlikte geçebilirdi?!..
devam edecek