KARACAÖREN-1- BARAJ GÖLÜ’NÜN BALIKLARINA DİKKAT
Yapımına
1977 yılında başlanan Karacaören Barajı; Isparta ve Burdur il sınırları
içerisinde yer alan ve yöredeki taşkın kontrolü, tarımsal sulama ve enerji
üretimini amaçlanan Isparta’ya yaklaşık 60 km. uzaklıktadır.
Kanyon ağzında Aksu Çayı üzerine yapılan Karacaören Barajı, zamanla
gövdenin önünde ve arkasında biriken su hacmiyle büyük bir yapay göle
dönüşmüştür. Baraj gölünün etrafındaki kızılçam ormanları ve devasa anıt ağaçları
eşsiz bir doğa manzarası bütünlüğünü oluşturmaktadır. Karacaören Baraj Gölü
Antalya, Burdur ve Isparta’ya gelen yerli ve yabancı turistlerin ilgi
merkezlerindendir.
Karacaören-1
Gölü’ndeki Balıkları
ve Balık Ölümleri
Karacaören Gölü’nde 1980-2005
yılları arasında yaygın olan balık
türlerini göle; Aksu Çayı, Kovada Kanalı
ve Çandır Deresi’nde gelen- bulunan sazan,
yılan balığı, eğrez, dere alası, sudak, sıraz, bıyıklı balık ve havuz
balıklarından oluşturmaktaydı. Baraj gölüne yapılan balıklandırma çalışmaları
sonucu bırakılan Gümüşi Havuz Balığı (İsrail sazanı-Çin Sazanı- Takoz) gölde
diğer balık türlerinin giderek azalmasına/ yok olmasına neden olarak, göle
hakim balık türüdür. Gölde uzun yıllardır kafeslerde yoğun bir şekilde alabalık
yetiştiriciliği de yapılmaktadır.
Karacaören
Baraj Gölü; çevresinde çok büyük tarım alanları ve üretimin yapılmasını
hızlandırırken bir yandan da tarımsal ve sanayi atıklarının depolanma
alanlarına dönüştüğünü belirten SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi öğ. Üyesi ve
TTKD Temsilcisi Erol KESİCİ; yıllardır
Sav Deresi rengi değişen ve adeta köpüren sularıyla dere özelliğini kaybederek
atık kanalına dönüşmüştür. Göle ulaşan bu tür derelerin atıklarının gölde
oluşturduğu kimyasal kirlilik ve oksijen azalması sonucunda son beş yıl
içerisinde barajda balık ölümleri meydana gelmektedir. Bir aydır
derelerde-derelerin göle ulaştığı kesimlerde
“takoz balıkları” gibi kirli sulara direnç gösteren balıkların
ölümlerinin görülmesi baraja akan dere ve çayların taşıdıkları kirli sularla
ilgili hala arıtma önlemlerin alınmadığını göstermektedir.
Kesici;
son bir ay içerisinde gölün Elsazı Kesiminde tonlarca Takoz (Gümüşi Havuz) balıklarının öldüğünü bildiren köy halkı ve
basın kuruluşlarının bildirimleri sonucu
bölgede araştırmalarda bulunduklarını, gölde yapılan su ölçümleri sonucunda,
göl suyunda oksijen seviyesi oldukça düşük olduğu, sudaki azot ve fosfor
seviyesi ise normalinden çok fazla olarak ölçüldüğünü, göl dip çamuru ve balık
örnekleri alınarak analizlerinin
yapılacağını bildirdi.
Su kaynaklarını atık deposu olarak
kullanılması ilkelliktir.
Kesici;
doğal kaynaklardan yararlanmak, tarım ve sanayi elbette çok önemlidir, fakat
kirletilen sulardan aldığımız suları tarımda ve diğer kullanımlarda tekrar
değerlendirerek besin elde etmek çok büyük çelişki ve yanlışı
oluşturduğunu bunun insan ve diğer
canlıların yaşamında/ sağlığında
istenmeyen olumsuzlukları oluşturduğunu
belirtti.
Kesici,
çözüm içtiğimiz, besin elde ettiğimiz yeraltı ve yer üstü sularının
kirletmemekten geçtiğini, bu nedenle üretim yerleri mutlak koşulla arıtma
üniteleri günün koşullarına uygun hale getirmeli-çalıştırmalı, ast olan
canlıların, gelecek nesillerin sağlığı ve yaşamıdır, para her şey değildir.
Kirletilen suların geri kazanımı çok zor ve pahalı olmaktadır. Günümüz teknolojisinde su kaynaklarının, doğanın can damarları olan
dere ve çayların kirletilmesinin ilkellik olduğunu ifade etti.