TARSU -6-
-6-
EĞİRDİR’DE İLK ÖZEL SOĞUK HAVA DEPOSU
TARSU
Eğirdir
elmacılığı zamanla bir hayli yol aldı. Parayı gören insanlar üzüm bağlarını
bozup elma bahçesi yapmaya başladı. Isparta halkı özellikle Eğirdir, çok
çalışkan insanları barındıran bir yerdi. Eğirdir insanı göl ürünlerinden
geçimini sağlamaya çalışırken kar dememiş kış dememiş soğuk suyla mücadele
etmişti. Evlerde gece sabaha kadar kadını kızı erkeği halı dokumuş ve kirkit
sesleri göle ve dağlara ninni gibi gelmişti. Eğirdirli işi severdi. Görüşümüzü
Karçınzade Süleyman Şükrü şöyle
destekliyor:
Her
tarafından güzel sular fışkıran sık ormanlarla kaplı dağların çevrelediği
verimli araziye sahip Eğirdir’in halkı sanatkardır. Son derece hoş olan ve
hemen görenleri hayran bırakan bu memleketin sakinleri arasında işsiz, hünersiz
insan hemen hemen yok gibidir. Genellikle geçim sağlanan sanatlar çulhalık,
debbağlık, demircilik ve kavaflık yani ayakkabıcılıktır. Halkın %90’ı sanatkar
olan bu bahtiyar memleket bütünüyle bir fabrika gibidir. Hiçbir sanat erbabı
vakitsiz işinin başından ayrılmaz. ”
Eğirdir
insanı böyledir; çalışkan, azimli ve amaçlı…
Açık
pencereden dumansız bulutlara kaldırdığım başımı yana çevirdiğimde yeni
uyanarak yeşile çalan kahverengi ağaçların ve çiçeklerin canlanışına tanıklık
ediyorum. Zamanında göz alabildiğine kıraç toprakların veya Eğirdir gölünü annenin yavrusunu
beslediği gibi dağ sularının özgürce aktığı bataklığın resmini çiziyorum
kafamda. Uzakta kendinden geçmiş, yer yer delinmiş ve aralıklar oluşturmuş
tahta bir köprü; ayaklarının su akmasına elveren ahşap direkli köprünün
güneyinde balçık bir toprak. Ortada, nereden geldiği bilinmeyen ve nasıl
büyüdüğü anlaşılamayan birkaç tane söğüt ağacı. Bataklığa meydan okurcasına
başlarını ve kollarını göğe, yaratana yalvarırcasına uzanmış dalları. Bu sırada
yağmur sicim gibi yağıyor, toprağı suya doyuruyordu.
Ancak
Eğirdir’in çalışkan insanı boş durmasını sevmezdi, Çünkü atasından gelen
yaratıcılığını kimseye kaptırmak istemezdi. Doğa kendine ne denli acımasız
davranırsa davransın yılmaz; sevecen davranırsa ona kendisine gelen adım
ölçüsünde giderdi. Yediği, içtiği toprağa asla ihanet etmez aksine, ona dört
elle sarılır onu kendinden bir parça bilirdi.
Eğirdirli
Ali Erdoğan işte böyle biriydi. Kendisini büyüten topraklara değer veriyordu. O
herkesi seviyordu. Sevdiği insanlarla bir olmak onda ayrı bir duygu
uyandırıyordu. O, evinin eşiğine, sevgi yumağını tekrar almak üzere bırakıp
sokağa çıkan biriydi.
devam edecek