-8-
III BÖLÜM -7-
Bu yolun Afyon’a giden bölümü Çay’a kadar düşman tarafından tutulması üzerine Akşehir – Eğirdir Menzil Hattı açılmak zorunda kalınmıştır. Fakat bu yolun Sultan Dağları kesimi kışın kar ve tipi nedeniyle uzun süre kapalı kalması ve o dönemde “ Çamurlu adi yol” olması ulaşıma büyük zorluklar çıkarıyordu. [26]
Fakat hangi nedenle olursa olsun, bu yolun kapanmaması gerekiyordu. Bundan dolayı Genelkurmay Başkanlığınca çevreden temin edilen 400 kişilik bir ekiple onarım ve gerekli yerlere köprü yapımına başlandı.[27]
Akşehir – Yalvaç – Gelendost – Höyük iskelesi arasındaki karayolunda çalışmak üzere üç çift atlı araba kolu ( Her Kolda 32 araba vardı) , 6 ağır Kağnı Kolu ( Her Kolda ortalama 50 Kağnı olup toplam 250 Kağnı vardı), 5 Deve kolu ( Her Kolda ortalama 90-100 Deve olup toplam 468 Deve vardı), 10 Merkep kolu ( Her Kolda 100 Merkep olup, toplam 1000 Merkep vardı), 5 hafif At Arabası Kolu ( Her Kolda ortalama 35 Araba olup, toplam 179 Araba vardı) [28]
6 Temmuz 1922 den itibaren bu hattın taşıma kapasitesi 400 ton’a çıkarıldı. Anadolu İçlerinden Akşehir’e getirilen lojistik maddeler, bu istasyondan taşıma kollarınca alınarak, Sultan Dağları’nın bu gün bile geçilmez zirvelerinden aşırılarak Höyük İskelesine getiriliyor oradan da Eğirdir Bahriye Müfrezesince Aşağıkaşıkara ya da Eğirdir Menzil Noktası’na getiriliyordu. 20-29 Kasım 1921 günleri Eğirdir Menzil Depoları’na taşınan cephanenin dökümü şöyledir:
20 Sandık Osmanlı, 80 Sandık Alman, 121 Sandık İngiliz, 250 Sandık Manliher, 400 Sandık Rus, 9 Sandık Fransız cephanesi, 250 atımlık 75 mm. Seri Sahra, 240 atımlık Kudretli Sahra, 1100 atımlık Krupdağ, 700 atımlık Rusdağ, 1250 atımlık 105 mm.lik Sahra Obüs, 240 atımlık Erhartdağ,- 700 atımlık Obüs, 300 Atımlık Avusturya Dağ Topu mermisi.[29]