EĞİRDİR GÖLÜ KEREVİT ÇALIŞTAYI SONUÇ RAPORU YAYINLANDI
29 Nisan 2014 tarihinde Eğirdir Su Ürünleri Araştırma İstasyonu Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Eğirdir Gölü Kerevit Çalıştayı”nın sonuç raporu yayınlandı.
“Kerevit yetiştiriciliği”, “Kerevit avcılığı”, “Kerevit avcılığının sosyal ekonomik çıktıları” olmak üzere üç ana başlıkta yürütülen çalıştayın sonuç raporunda çağrılı bildirilerin özetlerine de yer verildi.
Sonuç raporunun sunuş yazısında çalıştay ve Eğirdir SARİM ile ilgili bilgi veren Kurum Müdürü Şakir Çınar şunları ifade etti:
“İnsanoğlunun yeterli ve dengeli beslenme için besinlerden alınan proteinin 1/3'nün hayvansal protein olması gerekmektedir. Dünya nüfusunun hızla artması karşısında, hayvansal protein kaynaklarından yararlanabilmek için, gıda kaynaklarının ya arttırılması ya da bu kaynaklardan daha fazla yararlanılması gerekmektedir. Bunun sonucunda; hayvansal protein alanında önemli bir gıda grubunu oluşturan su ürünlerine karşı olan talebin gün geçtikçe artması kaçınılmaz olmuştur. Ülkemizin su ürünleri potansiyelinin yüksek oluşu göz önüne alındığında, bu konuda gerekli yatırım ve çalışmaların desteklenmesi halinde hem insanlarımızın protein ihtiyaçlarının karşılanmasına, hem de ülke ekonomisine büyük oranda katkısı olacaktır.
Kurumumuz, Bakanlığın araştırma, kontrol, test ve üretim kuruluşlarında yaptığı reorganizasyon sonucu, Türkiye iç sularında araştırma yapmak üzere, Ağustos 1986 yılında, Bakanlığa doğrudan bağlı olarak kurulmuş, Nisan 1987 yılında faaliyete geçmiştir. Bakanlığımızın 03.06.2011 tarih ve 639 sayılı kanun hükmünde kararname ile yapılandırılmasının ardından kurumumuz, 2013 yıl ına kadar Akdeniz Su Ürünleri Araştırma Üretme ve Eğitim Enstitüsü ile birleştirilerek araştırma faaliyetlerine etkin bir şekilde devam etti. Bu yapılandırmanın ardından, 2013/4934 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kurumumuz doğrudan merkez bağlı taşra teşkilatı olarak Isparta İli, Eğirdir İlçesinde Su Ürünleri Araştırma İstasyonu Müdürlüğü şeklinde yeniden yapılandı. Sürdürülebilir su ürünleri üretimini geliştirmek için, her türlü kaynağı etkili ve verimli kullanarak, Su ürünleri sektörü ve paydaşlarına yönelik iç sularda bilimsel araştırmalar yapmak, su kaynaklarının biyolojik ve ekolojik özeliklerini izlemek kurumumuzun misyonlarını oluşturmaktadır. Ülkemizde iç sulardan elde edilen ticari değeri yüksek ihraç ürünleri arasında yer alan kerevit; gerek içerdiği besin bileşenleri gerekse ekonomik değerleri açısından su ürünleri içersinde özel bir yere sahiptir.
Dünyada 1830'lu yıllardan beri önemli bir ticari ürün olarak değerlendirilmesine rağmen, Türkiye'de ise ancak II. Dünya savaşından sonra su ürünleri içerisinde önemli bir ihraç ürünü olmaya başlamıştır. Ülkemizde Kerevit istihsali özellikle 1965-1985 yılları arasında ekonomik önem taşımıştır. Söz konusu dönemde üretimin önemli kısmı tek başına Eğirdir Gölü'nden sağlanmaktaydı. 1984 yılında ilk olarak Göller Bölgesi'ndeki Işıklı Gölü'nde ortaya çıkan Aphanomyces astaci'nin sebep olduğu “Kerevit vebası” olarak da ifade edilen hastalık, aşırı avcılık ve kirlilik gibi problemleri yüzünden ülkemiz kerevit stokları ciddi bir şekilde tahrip olmuş, üretimin maksimuma ulaştığı 1984 yılında 8000 ton civarında olan kerevit üretimimiz 200 tonlara kadar düşmüş ve stoklarımız yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. 2012 TÜİK verilerine göre ise ülkemiz kerevit üretimi 492 tondur. Kurumumuz tarafından 2013 yılında BAKA'ya sunduğumuz projemiz ile Türkiye'deki İlk Kapalı Devre Kerevit Kuluçkahanesi kurumumuza kazandırıldı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından da kuracağımız bu kuluçkahane İleri Ar-Ge merkezi olarak seçilmiştir. Proje kapsamında gerçekleştirilen bu çalıştayda; ülkemiz kerevit üretimdeki bu daralmanın ortadan kaldırılmasına yönelik olarak çözüm stratejileri geliştirilmesi amacıyla, Kerevit Avcılığı, Kerevit Yetiştiriciliği ve Kerevit Üretimini Sosyo-Ekonomisi konularına ilişkin sorunlar ele alınmıştır. Çalıştayın organizasyonunda katkılarını esirgemeyen Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürü Sayın Doç. Dr. Masum BURAK'a, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Sayın Dr. Durali KOÇAK'a, BAKA Genel Sekreteri Sayın Tuncay ENGİN'e, kurum personelime ve çalıştaya katılarak katkıda bulunan herkese teşekkür ederim.”
Sonuç Bildirgesi şöyle:
Türkiye'nin doğal bir türü olan Kerevit (Astacus leptodactylus; Esch., 1823) gerek ekonomik gerekse de ekolojik önemi nedeni ile içsularımız için son derece önemli bir türdür. 1980'li yılların başlarına kadar balıkçımız için önemli bir gelir ülkemiz içinde önemli bir döviz kaynağı olmuştur. İlerleyen yıllarda ortaya çıkan kerevit vebası (Etkeni; Aphanomyces astaci) hastalığına ilave olarak, kirlilik, aşırı avcılık, habitat tahribatları gibi nedenlerden dolayı, kerevit üretimi pik yaptığı (7936 ton/yıl) 1984 yılından 2012 yılına gelindiğinde (492 ton/yıl) %93,80 azalmıştır. Üretimdeki bu daralmanın ortadan kaldırılmasına yönelik olarak çözüm stratejilerinin geliştirilmesi amacıyla; 29 Nisan 2014 tarihinde, 15 üniversiteden 54 akademisyen, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkilileri ve ilgili personeli, Orman ve Su İşleri Bakanlığı DSİ Genel Müdürlüğü personelinin katılımı ile Isparta'da “Eğirdir Gölü Kerevit Çalıştayı” gerçekleştirilmiştir.
Mini sempozyum düzeninde yürütülen çalıştayda konusunda uzman öğretim üyeleri ve Eğirdir Su Ürünleri Araştırma İstasyonu Müdürlüğü araştırmacıları tarafından 10 adet çağrılı bildiri sunumu yapılmış, hem sunumlardan sonra hem de gün sonunda gerçekleştirilen genel değerlendirme oturumunda oldukça geniş tartışma ortamları sağlanmıştır. Bu kapsamda aşağıda özetlenen görüşler dile getirilmiştir; Kerevit üretiminde, geçen yarım yüzyıllık süreçte avcılık ile başlayan üretim halen avcılık ile devam etmektedir. Türün üretim ve yetiştiriciliği konusunda oldukça önemli bilgilere ulaşılmış olmasına rağmen, ticari anlamda rantabl bir üretim modeli geliştirilememiştir. Bu konudaki çalışmaların arttırılarak devam etmesi gerekmektedir. Yetiştiricilik yoluyla yapılacak üretim doğal stoklar üzerindeki av baskısını kayda değer bir şekilde azaltacağı gibi üretimde istikrarın yakalanmasını sağlayacaktır. Ekolojik ve ekonomik parametreler göz önüne alındığında kerevit olmayan ve işletilmeyen uygun kaynaklara kerevit transferi üretimin arttırılması için oldukça faydalı olacaktır. İşletilmeyen su kaynaklarına kerevit transferinde en öncelikli konunun barınak varlığı ve yeterliği olduğu dikkate alınmalıdır. Özelikle avcılık sezonu sonunda (Eylül-Ekim ayları) erkek kerevitlerin dönemsel düşük ticari değeri nedeni ile avcılar tarafından avlağa iade edilmesi doğal stoklardaki dişi-erkek oranını zaman zaman bozmakta bu durumda stokların sürdürülebilirliğini tehlikeye sokmaktadır. Ürünün önemli bir bölümünün ihraç edildiği göz önünde bulundurulduğunda, ihraç edilen kerevitlerin dişi-erkek oranın eşit olmasına yönelik yasal bazı düzenlemeler yapılmalıdır. Göllerdeki av baskısının en önemli sebeplerinden birisi yüksek göl kiralarıdır, balıkçılar göl kirasını çıkarabilmek için av baskısını artırmak zorunda kalmaktadır. Ayrıca, denizlerde avcılık yapan balıkçıların avlak sahası için kira ödemeyip içsu balıkçılarının ödüyor olması hakkaniyetle bağdaşmamaktadır. Kerevit bulunan su kaynaklarına barınak ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yapay resiflerin oluşturulması düşüncesinin, ekolojik bazı sorunları beraberinde getireceğinden uygulamaya geçirilmemesi gerekmektedir. Kerevit avcılığında yaygın olarak kullanılmakta olan 34 mm göz açıklığındaki rombik gözlü kerevit pinterlerinin önemli oranda uygulanmakta olan 10 cm'lik boy yasağının altında kerevit avladığı, bu nedenle daha seçici olduğu belirlenen 42 mm göz açıklığındaki rombik gözlü ve 42 mm göz açıklığındaki altıgen gözlü pinterlerin kullanımının yaygınlaştırılması gerekmektedir. Bu kapsamda kerevit pinterlerine de uzatma ağlarındaki gibi ağ gözü sınırlaması getirilmeli ve uzun soluklu bir geçiş süreci ile 34 mm rombik gözlü kerevit pinterlerinin kullanımına son verilmelidir.
Kerevit pinterlerinde boy seçiciliğini önemli oranda baltalayan son torbadaki kapanma sorununu ortadan kaldıracak araştırmalara ağırlık verilmesi gerekmektedir.
Doğal türümüz olan A. leptodactylus'a göre iyi bir üreme ve büyüme performansı gösteren bazı yabancı kerevit türlerinin ülkemize üretim ve yetiştiriciliğinin denenmesi düşüncesi, bu türlerin doğal ortamlara geçmesiyle ortaya çıkacak ekolojik sorunlar göz önüne alındığında uygulamaya geçirilmemelidir. Eğirdir Gölü çevresinde gerçekleştirilen yoğun tarımsal faaliyetlerin, özellikle kerevit yavruları üzerine etkilerinin araştırılması gerekmektedir. Avcılık yoluyla istihsal edilen kerevitlere alternatif pazarlama kanallarının oluşturulması suretiyle alım fiyatında yıl içerisinde oluşan sert dalgalanmaların önüne geçilmesi, fiyat istikrarının sağlanması ve öngörülebilir bir kazanç temin edilmiş olacaktır. Bu amaçla kotalar esas alınarak, av çabasında artış yaparak verilen kotaların, Eylül ayına kadar ta mamlanmasını sağlayarak ürünün yüksek fiyatlardan pazarlanabilmesi yolu da açılabilir.