BUGÜN PİŞEN AŞ

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,BUGÜN PİŞEN AŞ
Haberin Tarihi: 15.9.2014 09:48:00 - Okunma Sayısı:1792 defa okundu.

BUGÜN PİŞEN AŞ

 

            Fransız tarihçi Jean Paul Roux, “Türklerin Tarihi” yapıtında bizim için şu tespiti yapıyor: “Türkler, Pasifik’ten Atlantik’e kadar ve 2000 yıldır vardır. Gittikleri ülkede boylarından birinin liderliğinde, o ülkenin halklarını da içlerine alarak devlet kurmuşlardır. Sonra dağılmışlar, gittikleri diğer ülkede de aynı yöntemle yeni bir devlet olmaya devam etmişlerdir. Türkler hakkındaki bilinmezler, okur-yazar olmamalarından ya da yarattıkları olayları önemseyip yazmamalarından, not tutmamalarından kaynaklanır.”

            2013-2014 öğretim yılı sonuna doğru Eğirdir’deki ortaöğretim kurumlarımızdan birinin öğrencileri tarafından “TÜBİTAK Bilim Fuarları-15. Mayıs. 2014”  etkinliği yapıldı. Belediye Zabıta Binası’nda yapılan bu etkinlikte, geleceğimizin bilim insanlarını görür gibi oldum.

            Bir arkadaşımla gittik. Proje masalarını, tek, tek dolaştık. Öğrencileri dinledik. Pırıl, pırıl çocuklardı. Neler yoktu ki. Bir proje grubu tarafından “meşe kabuğu” ele alınmıştı. Ben de, konuyu anlatan genç öğrencimize, “Eskiden meşe külünün çamaşır yıkamada beyazlatıcı olarak kullanıldığını ve küllü suya yumuşatıcı olarak akma (reçine) katıldığını” anlattım. Bir grup, açık besicilikte kullanılabilecek olan güneş enerjili su pompası üzerine çalışmıştı.

            “Yapılanlar ve yapanlar, elektronik ortamda unutulup gitmesin. Yerel basında yayınlansın ki, belki birilerinin dikkatini çeker. Öğrenciler, ‘Bizden bahsediliyor.’ derler diye düşündüm. Yapılan çalışmaların yerel basında yayınlanması fikrimi öğrencilere ve sorumlu öğretmenlerine açtım. Projelerini, CD ile bana ulaştırıp ulaştırmayacaklarını sordum. Gençler, CD ile ulaştırabileceklerini söylediler. Sonra da bütün projelerin CD’lerde toplanarak ulaştırılması düşüncesi benimsendi.

            Çalışmalar yayınlanmakla, gençler de onurlandırılmış olacaktı. Okullar kapanana kadar yayınlanmalı diye düşündüm. Bir ay kadar zaman vardı. Dört hafta, bu köşede yirmi dört gün ederdi. Bir hafta geçti. Gelen yok. Zaman geçiyor. Projelerin sorumlularından bir meslektaşımla karşılaştım. Toplanmaya çalışıldığını söyledi. Haziran geldi. Okulların kapanmasına iki hafta vardı. “Okula kadar gidivereyim” dedim. “Sana ne bizim projemizden. Bize iş çıkarma.” gibisinden bir söz işitirim düşüncesiyle cesaret edemedim. Meslektaşımla bir kere daha karşılaştık. Toplanmaya çalışılıyormuş. Okullar kapandı. Meslektaşımla çarşıda, pazarda karşılaşmalar sürdü. Sorayım, dedim. Rahatsızlık verme korkusu, sarıyor. Konuyu unutmalıyım, dedim. Keşke diyorum, öğrencilerden tek, tek mi isteseydim? Projelerde “gizlilik mi” vardı? Onu da bilemiyorum.

            Önemsenmek gibi bir derdimin olmadığını, içtenlikle belirtmek isterim. Projelerde emeği olanları önemsemiştim. “Yerel basında yayınlayalım diyen birisi vardı. Yayınlamadı. Yalancı…” denmemesinin derdindeyim.

            2014-2015 eğitim-öğretim yılı başladı. Atatürk, eğitim sorunlarını neden en önemli sorun olarak görürdü? Cephelerde kazanılan başarılar, eğitimle sağlamlaştırılmadığında “Mucit değil ara eleman çıkaran” bir ulus olacağımızı görmüş olmalıydı.

            Öğretim neyse de… Eğitim konumuz şüphe götürür.

            Bugün pişen aş, budur.

            Bir öğün sonra yenmez olur.

            Bilen bilir, bilmeyen için ne gamdır, ne tasa.

            Uğradıkları iş kazalarıyla, hukuksuzlukla yaşamları, “Soma kömürü” gibi kararan yurttaşlarımızın aziz anısı önünde saygıyla eğilirken…

            Türkiye’nin çocuklarına: “Bilimi, aydınlığı, Hakkı, hukuku, doğruluğu öğrenme yolunda…”

            Türkiye’nin öğretmenlerine: “Bilimi, aydınlığı, Hakkı, hukuku, doğruyu, iyiyi öğretme yolunda…”

Başarılar dilerim.

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap