-50-
Sağlıklı bir yol edinmek için; dünya hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. (Görmek kadar, internet’ten de bilgi edinmek mümkündür). Dört yüz beş yüz yıl önce; Ortaçağ Avrupasının izlerini (Macaristan), Karadeniz’in Türk gölü olmasının yansımalarını (Ukrayna, Kırım), Kuzey’in güçlü ve soğuk ülkesi, sessiz gücü Rusya’yı görmek gerekir. İnsan gücü ile yapılan muazzam altyapıyı, Türklerin kurduğu devletlerin gücünü, müzedeki izlerini görecek, tarihten ders çıkaracaksınız. Orta Asya Türkleri hakkında bilgi sahibi olacaksınız. Uzakdoğu’nun gücünü, doğasını (yağmur ormanlarını); şehir ve nehir yaşamlarını, Buda’nın insan hayatındaki yerini, muazzam kalabalıkların, ekonomik güçlerin farkında olacaksınız.
Arap ülkelerinin monarşik sistemini görmek, demokrasinin ve cumhuriyetin gücünü anlamak açısından önemlidir. Afrika ülkelerini (/sömürge ülkeleri), Doğu ile yoksulluğun iç içe olmasını zenci, beyaz ilişkisini görmek gerekir.
Dünya’nın süper gücünü, neden ve nasıl güçlü olduğunu, yüksekliğin getirdiği baş dönmesini görmek gerekir. Dünyanın diğer ucu Alaska ve Eskimo’lar hakkında bilgi sahibi olmak gerekir.
İnsan niçin yaşar? Madem ki var olmuştur, önce temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır. İlkçağlarda insanların yaşam felsefesi yeme, içme, barınma ihtiyaçlarını gidermek içindir. Bu ilkel insan tipinden günümüze yaşam felsefesi temelde aynıdır. Piramidin tepesine doğru sosyalleşme başlar. Maslow’un ihtiyaçlar zinciri bunu gösterir. Günümüzde temel ihtiyaçlar dışında herkes kendi piramidini oluşturmaya çalışmıştır. Dünyanın değişik yörelerinde insanların yaşam şekilleri farklılıklar gösterir. Rusya’da insanların temel ihtiyaçları sistem gereği asgari ölçüde karşılandığından (barınma, ısınma gibi) topluma geleceğe katkıda bulunmayı asgari ölçüde tutabilmiştir. Uzak Doğu’da örneğin; Tayland’ın nehir kenarındaki beş/on metrekarelik kulübeler içindeki yaşam neredeyse sadece karın doyurma ile geçer. Su içerisindeki kazıklar içine konulmuş kulübesinden sabah kalkar, aynı sudan yüzünü yıkar, aynı suya tuvaletini yapar sonra su ve doğanın kendisine sunduğu yiyeceği temine çalışır. İtalya’ya geçiyorsunuz; bir tarafta villa içinde göl kenarı ya da deniz kenarındaki yaşam. Bir tarafta yine denize açılan kanallar üzerine kurulan birkaç yüzyıllık evlerde yaşamı görüyoruz. Amerika’ya gidiyorsunuz; baş döndürücü binalar, bir tarafta yoksul zenciler, bir tarafta ultra lüks yaşam. Teknolojinin doruk noktasına ulaşan iletişim ve ulaşım. Türkiye’de de yaşam biçimleri arasında uçurumlar görüyorsunuz. Bir yerde; bir lokma bir hırka. Bir yerde paranın getirdiği aşırı şımarıklık. Yaşamda da denge olması gerekmez mi?
Büyük devlet olmak kuralları koymak demektir. 20. Yüzyıl ilk çeyreğinden itibaren ABD dünya hakimiyetinde kendisini göstermeye başlamıştır. Birleşmiş Milletler gibi, IMF gibi kuruluşlar, ABD yörüngesindedir. IMF gibi kuruluşlar, yardım isteyen ülkeleri yardım politikalarıyla kendi yörüngesine çekmek için çaba göstermektedir. 20. yüzyılın ilk yarında altın rezervi kadar para basma kuralı varken, 20.yüzyılın sonlarına doğru dolaşımdaki para kadar para basma kuralı getirmiştir. Ülkelerin ABD dolarını biriktirmeye başlamaları, dünya ekonomisinde balonlar oluşturmuş, 21. yüzyılın başlarında, 20. yüzyılda olduğu gibi bir dünya buhranı çıkarmıştır. 21. yüzyılda süper güç olma yolunda ilerleyen büyük nüfuslu uzak doğu ülkeleri Çin ve Japonya para rezervlerini dolar’dan yuan ve yen’e dönüştürme çabası içerisindedir. Yirminci yüzyılın ortalarından itibaren yine milletlerin kendi kaderini tayin hakkı prensibini ABD koymuş, bununla başka ülkelerin iç işlerini müdahale haklarını kendinde görmüştür. Bunu 21. yüzyılın başlarında Irak’a uygulamıştır.
devam edecek