ÖLÜM GÜNÜ YEMEKLERİ
Türk gelenek ve görenekleri içinde sünnet ve düğün yemekleri olduğu gibi ölüm yemekleri de vardır. Bunlardan sünnet ve düğün yemekleri uzaktan gelen konuklar için verilir. Ölüm yemekleri de cenaze çıkan evin yükünü hafifletmek, onları yemek sıkıntısından kurtarmak amacıyla cenaze sahiplerine ve uzaktan gelenlere verilir. Ülkenin birçok yerinde işleyiş bu şekilde doğru iken geri kalan kısımlarda ise bu işleyiş tersine ve yanlış şekilde işlemektedir.
Sünnet ve düğün yemekleri uzaktan gelen akraba, eş ve dost için sünnet veya düğün sahibi tarafından verilir ki gelenler yemek sıkıntısı çekmesinler. Fakat ilçemizde ise bunun tam tersi yapılarak on adımlık yerdeki komşu dahil yüzlerce kişi yemeğe davet ediliyor. Kuşkusuz bu durum ekonomik açıdan da ağır yükler getiriyor. Aslında yemek işinin doğrusu gelen eş, dost ve akrabalar için evde verilmesi şeklindedir.
Ölüm yemekleri de Isparta yöresi ve Eğirdir’de yanlış uygulanıyor. Cenaze çıkan evin sıkıntısı zaten kendine yeter. Bir de başsağlığına (taziye) gelen-gidene yemek vermek gibi bir işlem cenaze sahiplerini zor duruma sokmak demektir. Bunun kolayını gelenek ve göreneklerimiz zaten bulmuş. Konu komşu cenaze evi için evlerinde pişirdikleri yemekleri cenaze evine getirerek uzaktan gelenlerin ve cenaze sahiplerinin yemek ihtiyaçlarını karşılar. Cenaze evine gelenlerin sayısı azalıncaya, cenaze sahiplerinin kendilerini toplayıncaya değin bu iş birkaç gün sürer.
İlçemizde ise bu işin tam tersi bir uygulama var. Cenaze sahibi, “Akşam yemeğimiz var!” tarzında okuyucu bile çıkarıyor. Böylece cenaze sahibinin yemek yükü, acısına eklenerek onları zor durumda bırakıyor.
Bu yüzden ben şahsen cenaze evine, mümkün olduğu kadar aynı gün değil de, ertesi gün gidiyorum. Çünkü ikinci gün yemek işi ortadan kalkıyor. Ancak çağrı olursa yanlış anlaşılmasın diye katılmak zorunda kalıyorum.
Bence gelenek ve göreneklerimizin doğru kullanılması toplumun yararına bir davranış olur. Aksi takdirde yanlış davranışlar toplum düzenini bozar.