-47-
Sanayi (endüstri) devrimi 18. ve 19. yüzyıllarda bilimsel alandaki gelişmelerin etkisiyle özellikle buhar gücüyle çalışan makinelerin endüstriye katkısı ile başlamıştır. Aile ev ortamında büyük çapta yapılamayan işleri fabrikalarda makinelerle yapılmaya başlaması ve bunlarla ilgili çalışan koşullarının yaratılması sanayi devrimini başlatmıştır. Özellikle tekstil (dokuma), sanayi devrimine yol açan alanlardan birisidir. Buhar gücüyle çalışan (lokomatif-tren) araçlar, taşımacılıkta çığır açmıştır. Sanayi devriminin İngiltere’de başladığı söylenebilir. Anayasal monarşinin olması, sanayi için gerekli demir ve kömür hammaddelerine sahip olması, ayrıca sömürgecilik ve yağmacılıktan elde edilen zenginliğin, sanayi devriminin finansmanında kullanılması, sanayi devriminin oluşumuna zemin hazırlamıştır. İngiltere, sömürge ülkelerindeki hammaddeleri, ticaret yolunu, deniz taşımacılığı yolu ile ele geçirmiştir. Özellikle 18. yüzyılın ikinci yarısında Hindistan (Babür)’ı ele geçiren İngiltere buranın kaynaklarını ülkesine taşımıştır. Sanayinin gelişmesi bilimi, bilimin gelişmesi sanayiyi etkilemiştir.
Osmanlı Devleti 17. Yüzyıl ortalarına kadar ticaret (ipek) yolu hakimi idi. Tekstil, gıda, baharat (ilaç sanayi) gibi önemli ticari malların merkezinde idi. Ticaret yolunu kontrol ediyordu. Kanuni’nin Fransa’ya verdiği bir ayrıcalık ile (onların da Akdeniz’de gemilerle dolaşması koşulu), ticaret yollarının kazancından onlara da pay verir hale geldi. 17. yüzyılda İspanya da baskı makinesinin ortaya çıkışı, Avrupa’nın da bundan istifade ederek matbaa makinesini buluşu, bilimin dolayısı ile sanayi devriminin başlamasına öncülük etmiştir. Osmanlı da 19. yüzyıl sonlarına kadar yaygın olarak kullanılamayan matbaa bilimden uzak kalmamıza yol açmıştır. Ayrıca 19. yüzyıl sonlarında Osmanlı’nın gücünü kaybetmesi ve yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetinin (dünya ekonomik krizinin etkileriyle) ekonomik olarak zor yılları olmuştur. Buna rağmen bazı atılımlar yapılmış, sanayi devrimi ancak 1930’lardan sonra yakalanabilmiştir. 1980’lerde üretilen kamyon sayısı on bin, araç sayısı yüz bin’i buluyordu. Buna rağmen 2000’lere kadar yerli üretim teşvik edilmiş Türkiye’de satılan araçların ithal oranı yüzde ellilerin altında kalmıştı. Bu yıllardan sonra, hızla ithal araç oranı yüzde yetmişlere ulaşmıştır. Dışa bağımlı hale gelmemizin yolları açılmıştır.
Tarihsel sürece şöyle bir göz atalım. Antik Mısır’da takvim çalışmaları, özellikle Mezopotamya da M.Ö. 3000 yıllarında (Sümerliler) tarafından çeşitli sayı kuramları ve ondalık sayılarla ilgili çalışmalar yapılmıştır. Tarımla ilgili yapılan çalışmalar; kimya (göztaşı), biyoloji (üreme) alanında bir çok bulgular ortaya çıkarmıştır. Bu devirlerde astronomi ve tıp alanında Asya’da bir çok gelişme olmuştur. Hayvanlı takvimler kullanılmış, astronomi ile ilgili gözlemler ve hesaplamalar yapılmıştır. Dokuzuncu yüzyılda yaşayan El-harezmi, cebir’in 12. Yüzyılda yaşayan Ömer Hayyam analitik geometrinin babasıdır. İbni Baytar, eczacılığın kurucusudur. On yedinci ve 18. yüzyıllarda bilimde hızlı ilerlemeler olmuştur. Kopernik güneş sistemini ortaya koymuş, teleskobun bulunması ile Galile astronomi, 1671 yıllarında da Newton fiziğin temelini oluşturmuştur. Modern kimyanın temelini atan Robert Boyle’dur. Tıp alanında İbni Sina (14 ciltlik tıp eseri) ve Razi (çiçek ve kızamık ile ilgili) çalışmalar yapmıştır. Albert Einstein izafiyet teorisi ile modern fiziğin, Charles Darwin evrim teorisinin, Mendel genetik biliminin temelini atmıştır.
Bilim (/ilim), evrenin yapısının ve davranışlarının bir takım yöntemlerle (düşünce, deney ve gözlem) incelenmesini sağlayan çalışmaların bütünüdür. Doğayı anlama çabaları antik çağlardan itibaren insanlar için bir ihtiyaç olmuştur. Afrika’da M.Ö. 20000 yıllarda zamanı ölçmeye yarayan yöntemler bulunmuştur.
devam edecek