-46-
Doğa olayları, bilinmeyenler inanışları etkiliyor. Tanrı kavramı ortaya çıkıyor. Depremler, sel baskınları, çığlar, hortumlar, yıldırımlar birer doğa olaylarıdır. Doğa yasalarının hemen hemen hepsinin nedenleri biliniyor. Ama ne zaman ve nasıl olacağı konusunda bilinmezler var. Önceden tahminle, doğa olaylarının yaklaşık zamanı ve şiddeti tahmin edilse de, yeterli önlem alınamamaktadır. Mümkün olduğunca önlemler alınırsa ve doğa kanunlarına ters uygulamalar yapılmazsa hasar büyük ölçüde önlenebilmektedir. Bu da tecrübe ve akıl gücüne dayanmaktadır. Geçmişten günümüze; doğa olaylarını anlama konusunda büyük mesafeler katedilmiş, geçmişte Tanrı’nın gazabı gibi algılanan olaylar, aslında doğanın sistematiği ile ilgilidir. İnsanların bilinmeyenlere karşı ilgisi de vardır. Örneğin, dünya ne zaman yok olacak? Gibi konular, derin düşünme (felsefi) ya da dinsel tema ile işlenebilmektedir. Doğada henüz bilinmeyen bir çok olay vardır. Depremler, neden olduğunun bilinmesine karşın, ne zaman olacağı konusu birkaç saat öncesinden kestirilememektedir. Yer kabuğunun kırılması ve neyi tam olarak tetikleyeceği bilinmemektedir. Bir de önlenemez doğa olayları sel, hortum, yanardağ patlaması gibi olaylar vardır. Geçmişten beri bütün doğa olayları insanlar üzerinde çok etkili olmuştur. Bilinmez olaylar, insanlar üzerinde inançlar oluşturmuştur. Yer ve gök olaylarını meydana getiren ayrı tanrılar olacağı inancı gelişmiştir. Tarihin değişik zamanlarında tanrılaştırılanlar, değişik adlar almıştır. Sonra tek Tanrı’ya inanılmıştır. Aslında insan beyni, bilinmezlere karşı rahatsız olur. İnsan beyninin çalışma düzeni, her şeyin bir nedeni olabileceği üzerinedir. Yeterli bilgi birikimi olmayanlar, değişik inanışlar geliştirebilirler.
Anadolu, bir çok uygarlıklara beşiklik yapıyor. Lidya uygarlığında; ekonomik sistemin temelini oluşturan para birimi kuruluyor. Dünya ekonomisinin, siyasetin temelleri İpek yolu ile atılıyor. Türkler, bu ticarette önemli rol oynuyor. Akdeniz ticareti gelişiyor. Manevi alan (din)’da akılcılık yolunda yeni bir boyut kazanıyor. İtikatta Maturidi, dini uygulamada İmam-ı Azam Ebu Hanefi öne çıkmıştır. Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğunda bu inanışın öne çıktığı biliniyor.
Ortaçağ’da dini savaşlar ile birlikte aydınlanma çağı (1789 Fransız İhtilali ile) başlıyor. Fransız İhtilali (devrimi – 1789-1799) soylu sınıfa karşı halk hareketidir. Ekonomik ve kültürel olarak güçlenen burjuva sınıfının, soylulara karşı yönetimde söz sahibi olmak istemesidir. Vergi yükünün ağırlığından söz eden kırsal kesim de, bu hareketin içerisindedir. Bu hareket, Avrupa hatta bütün dünyayı etkilemiş, milliyetçilik akımlarını tetiklemiştir. Osmanlı imparatorluğunun çökmesini de zemin hazırlamıştır. Bununla birlikte bilim ve sanatta büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Gerçek anlamda bilime verilen önemle 19. ve 20. yüzyıllarda bilimsel gelişmeler hızlanıyor sonra sanayi devrimi başlıyor.
devam edecek