AVRUPA BİRLİĞİ HAYALİNDEN VAZ MI GEÇTİNİZ?
Avrupa
Birliğinin demokratik davranma konusundaki uyarısı karşısında çılgına dönüp
itiraz edenler; daha düne kadar Avrupa Birliğine girebilmek için
çırpınıyorlardı. Çok da umutluydular. O yolda, ülkemizin çıkarlarından birçok
tavizler verildi!
A.B.nin
hiçbir zaman bizi tam üye yapmayacağını, yüzlerce kez yazdım. "Güney
Kıbrıs'ın tam üye yapılması, bizi veto ettirme amacına yöneliktir. Gümrük
Birliğine sokularak, dış ticarette zarara uğratıldığımızı, benim kadar belirten
olmadı. "Gümrük Birliğinden çıkmamız gerektiği" yolunda; birçok kez
yazdım. Kendi paramızdan vazgeçip Euro bölgesine girmeye ise, şiddetle
karşıyım. İngiltere kendi parasını kullandığı için; Avrupa'nın düştüğü
sıkıntılardan kurtuldu. Yunanistan kendi parasını kullansaydı; o kötü durumlara
düşmezdi. Bizimkiler fazla para basarak, negatif faizde ısrar ederek ve
savurganlıklarla, TL kullananları zarara sokuyor. Fakat hiç olmazsa, kamu
maliyemiz ayakta kalıyor.
Görüşlerimiz
benzeşmeyen o Avrupa Birliği
sevdalıları; demokratik toplanma hakkı ihlalleri ve çok sert davranışları
yüzünden, Avrupa'nın uyarısıyla karşılaşınca; deliye döndüler. Batı dünyasının son olaylar karşısındaki
gösterdiği hassasiyete şaşmamak gerekir.
A.B. bizi üye yapmayacak. Eğer milyonda bir ihtimal vardıysa; uygulanan baskı
ve sindirmeden sonra o ihtimal hiç kalmamıştır. Hiçbir demokrasi, tek adam
yöntemiyle bağdaşmaz. "Benim Milletvekilim; Benim valim,Benim memurum, Benim Polisim!" sözleri de;
demokrasi ile uyuşmaz. Milletvekili tüm ülkenin ve halkın milletvekilidir. Vali
devletin valisidir. Polis devletin polisidir. Hiç kimse "Devlet
benim!" diyemez. "Devlet Benim!" diyen kral, bir zamanlar
Fransa'da varmış. Marseyyez marşlarını söyleyerek gelen halk kalabalıkları, o
zihniyete son vermiş. Ondan sonra kimse; hatta Hitler bile "Devlet
Benim" demedi. Devlet tüm vatandaşların devletidir. Yasalar karşısında en
yetkisizinden ve yoksulundan; en yetkili ve güçlünün hiçbir üstünlüğü yoktur.
Vatandaşlar ve onların hürriyetleri, yöneticiler tarafından hor görülemez.
Avrupa
Birliği'nin bizi üye yapma niyeti hiç olmadı. *Fakat demokrasi ve insanların
eşitliği felsefesi de oralarda yeşerip uygulamaya geçmiştir. *Ülke ve ulus
olarak demokrasiyi benimsemek istediğimize göre; oralardaki tatbikata ve
insanların eşitliği felsefesine sırtımızı dönemeyiz. *Ayrıca, ihracatımızın en
büyük bölümünü satın alan Avrupa ülkeleriyle restleşmek ve sırtımızı dönmek,
yararlı olmaz. *NATO savunma teşkilatında onlarla ortağız. *Amerika Birleşik
Devletleri de, Nato ortağımız. Onlar da İnsan hakları ve vatandaşların eşitliği
konusunda Avrupa ile aynı görüşleri ve felsefeyi paylaşıyor. Batının insani ve
toplumsal değerlerine sırtımızı dönüp, tek adam yönetimine geçemeyiz.
Dikkat
edeceğimiz en önemli konu; Suriye işinde olduğu gibi, bizi kendi istekleri
doğrusunda maceralara sürüklemelerine izin vermemek olmalı! Ne yazık ki, o
konuda kafa tutmayı ve bitişik komşumuzdaki ateşe bulaşmamayı beceremedik.
Serbest
rekabetin iyi işlediği ve insanların düşünme ve düşüncelerini tek veya toplu
olarak belirtme hürriyeti olan ülkeler, daha kolay kalkınıyor. İnsanlarımızın
rahatça çalışıp üretebilmeleri için; tam bağımsız ve hür olmaları şarttır.
Hepimiz ve özellikle yönetenler; kendi fikirlerimizi benimsemeyenleri hor
göremeyiz. Zıt fikirler hoşgörüyle karşılanmalı. Uygarlık ve demokrasi bunu
gerektirir. Düşünce ve duygularını serbestçe ifade edebilen yurttaşlar; ülkeye
daha yarlı olurlar. Üretime katılıp
vatana ve millete daha hayırlı işler yapmaya, hevesleri artar.
Demokratik ülkelerde, insanların yönetenlere muhalif olması normal karşılanır.
Karşıt fikirlerin de, vurup kırmadan ve ülkeye zarar vermeden ifade edilmesi,
çok gerekli ve yararlıdır.