E.K.T. BEYİN -43-

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,E.K.T. BEYİN -43-
Haberin Tarihi: 19.7.2014 11:24:00 - Okunma Sayısı:1527 defa okundu.

-43-

1. BÖLÜM

            On milyar yıl önce, dünyadaki kıtalar çok farklı idi. Afrika, Avrupa ve Amerika kıtası birleşikti. Sonra Afrika’dan Asya kıtası uzaklaştı. Buzul çağında yer kürenin ısınmasıyla okyanus ve dereler oluştu. Kıtalar bugünkü haline geldi.

  Samanyolu galaksisi (evrendeki gökada) içinde, güneş ve dünyanın olduğu sarmal şeklinde yıldızlar kümesidir. Gözlenebilir evrende milyarlarca galaksiden bir tanesidir. Çeşitli devirlerde Samanyolu galaksisi şekli için çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. Galilei Galilei (1610 yılında)’nin bir teleskopla gökyüzünü incelemesi sonucu Samanyolu galaksisini bulmuştur. Ortada güneş, galaksi etrafında yıldızlar ve gaz bulutu şeklinde görülür.

            İlk insan nasıl oldu, yaratıldı mı? Yoksa bir hayvan türünden (örneğin maymun) evrim geçirerek mi oluştu? Bilimde bu soruların cevabı araştırılmaya çalışıldı. Güney Amerika da canlı türlerde yapılan incelemelerde (Galapossos adasında) bu izler görüldü. Fakat bugün bilim, insanın evrimleştiğini net olarak ortaya koyamamaktadır. Yaratılışa göre topraktan ilk insan Adem sonra da Havva yaratılmıştır. Evrim teorisinde, bazı canlı hayvan türlerinin kanatlıyken, tür değiştirerek ayaklı olduğu ortaya konmuştur.

             Okyanus dibinde, balta girmemiş yağmur ormanlarında ve buzullar altında keşfedilmemiş canlıların olabileceği düşüncesi ortaya çıkmıştır. Bilim insanları okyanus diplerini mini denizaltılarla keşfe çıkmış binlerce yeni canlı türlerini ortaya çıkarmıştır. Benzer şekilde son yıllarda yağmur ormanlarındaki araştırma, yeni canlı türlerinin bulunmasına yol açmıştır. Ruslar yakın zamanda; kutuplarda yaptıkları araştırmada, buzullar altında canlı türlerinin kalmış olabileceğini söylemişlerdir. Bilim insanları Güney kutbunda yüzeyin dört km. altında bir göl olduğunu (Vostok) yaklaşık 20 milyon yıl öncesine ait olduğunu araştırmışlardır. Burada canlı organizmalara rastlanmış ve 20 milyon yıl önceki yaşam izlerinin görülebileceği söylenmiştir.

            19. ve 20. Yüzyıllarda madenler insanlık için büyük öneme sahip olmuştur. Önceleri gümüş ve altın özellikle para birimi olarak kullanıldığı için büyük öneme sahip olmuş, daha sonra sertlik özelliği ve ışık yayması nedeniyle mücevher olarak kullanılmaya başlamıştır. Devletler de bu madenlere sahip olabilmek için, dünyanın değişik uçlarında maden aramışlardır. Bu arada; madenlerin olduğu yerde, insanlık dramları da ortaya çıkmıştır. Özellikle Afrika (Güney Afrika)’da yerli halk (İngilizler ve Hollandalılar eliyle) çeşitli estrumanlar  kullanılarak büyük kıyıma uğratılmıştır. Kabileler birbirleriyle çarpıştırılmış, bu kargaşada madenler, dünya pazarlarında satılmaya başlamıştır. İsviçre, Taylan’da mücevher satış merkezleri kurarak; yüksek fiyata elmas, zümrüt, yakut gibi değerli taşları satmışlardır. Endüstride kullanılacak hammadde arayışı, yeni madenlerin keşfine yol açmıştır. Petrol, bunlardan biridir. Ayrıca bor, toryum, gibi madenlerde endüstride kullanılan 20. yüzyılda bulunan madenlerdir. Hala keşfedilecek madenlerde vardır.

                        devam edecek

 

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap