DEMOKRASİ HALİ-4
DEMOKRASİ MODELLERİ
Kalkınmacı Demokrasi
Bireyin ve toplumun gelişimini esas alan bu tip demokrasilerin en radikal olanı Jean Jacques Rousseau tarafından dile getirilmiştir. Ona göre bireylerin özgürlüğü, içinde bulundukları toplumun kararlarına doğrudan ve sürekli katılımlarıyla mümkündür. Bu açıdan doğrudan demokrasiye benzer. Doğrudan ve sürekli katılımla oluşan genel iradeye itaatin özgürlüğü sağladığı savı, doğrudan demokrasiden farkıdır.
John Stuart Mill, kalkınmacı demokrasiden liberal demokrasiye kayan sistemi dile getirirken “vatandaşların siyasi hayata katılımlarında onların anlayışlarını ve duyarlılıklarını güçlendirmesini” demokrasinin en büyük yararı olarak ifade etmiştir. Kadın, erkek, fakir zengin… Herkesin oy verme hakkının olması gerektiğinden bahsederken “eşit oy” hakkını savunmamıştır. Kişinin vasfına ve donanımına göre birden beşe kadar oy hakkına sahip olduğu bir seçim sistemiyle demokraside “çoğunluğun tiranlığı” korkusundan kurtulabilinirliği savunmuştur. Bunun dayanağı ise “çoğunluğun verdiği kararların her zaman doğru olmayabileceği” düşüncesidir.
Liberal Demokrasi
Demokraside önceliğin özgürlüğe mi yoksa eşitliğe mi verilmesi gerektiği tarih boyunca tartışıla gelmiş ve özgürlük ve eşitlik olgusunu bir arada tutacak sistemin teorisini üretme çabalarıyla sıklıkla karşılaşılmıştır. Liberal demokrasi sistemi, barındırdığı liberal sözcüğüyle özgürlüğü, demokrasideki siyasi eşitlik kavramıyla da eşitliği temsil eder. Ancak ekonomi disiplinindeki liberalizm ile siyaset disiplinindeki liberalizmin birbirinden ayrılması gerekir.
Liberal demokraside halk tarafından belirlenen iktidar bireysel özgürlüklerle sınırlıdır. İktidara getirilecek temsili bireyler; hoşgörü ve bütün düşüncelerin var olabildiği bir rekabet ve siyasi eşitlik prensipleriyle gerçekleştirilen seçimlerle belirlenir.
Sosyal Demokrasi
Liberal demokrasi sistemleriyle zıtlık içinde olan bu sistem, komünist rejimlerde gelişmiş demokrasi çeşitlerini kapsar. Ülkelere göre farklılığı görülen bu sistemde, siyasi eşitlikle birlikte ekonomik eşitliğin de sağlanması gerekliliği savunulur.
Karl Marx, kapitalizmin yıkılmasıyla geçici bir proletaryanın devrimci diktatörlüğünün olacağını ve proleter demokrasi sistemiyle komünist bir toplumun oluşacağını savunmuştur.[22] Komünist devletlerde görülen demokrasi sisteminin fikir yapısı Marx’tan çok Lenin’e aittir. Bu ülkelerde, partilerin denetimsiz gücünün demokrasiyi gölgede bıraktığı eleştirisi yaygın olarak yapılmaktadır.[23]
KAYNAK: Wikipedia Özgür Ansiklopedi
22. Andrew Heywood, 'Siyaset', Liberte yayınları, 2006, s:109
23. Mümtaz’er Türköne, Siyaset, Lotus Yayınları Eylül 2005, Ankara s:199
(Devam edecek)