Gümül-Gün-Göl sineklerinden kurtulmak
mümkün mü? -2-
Hocam;
bu göl sineklerinden nasıl kurtuluruz?
Göl sinekleriyle mücadelede sineğin türünü, yaşamını- biyolojisini
bilmek çözümde anahtardır. Sorun gölün bu günkü yapısı ve besin zincirinden
kaynaklanmaktadır. Geçtiğimiz yıl, Eğirdir lisesinde öğretmenlik yaptığım
dönemlerden öğrencim olan 'Eğirdir Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü Çevre
ve Halk Sağlığı Veteriner İşleri Müdürü sayın Mehmet Küçükköse; sinek konusunda benimle görüşmelerde bulundu,
teşekkür ederim duyarlılığına.
Küçükköse’ye sorunun doğal dengesi bozulan gölden kaynaklandığını ve bu
sorunun sadece Eğirdir değil, öncelikle
il bazında ele alınmasının gerektiğini ve ilaçlama yöntemlerinin sadece
psikolojik etkisinin vardır ve bu tür kimyasallar tehlikeli olabilmektedir.
Ne bilinmeli ve
ne yapılmalı…
Göl sineğinin yaşam biyolojisi iyi bilinerek, sineklerle uçarken değil,
yumurta-larva döneminde ve kaynağında, başta biyolojik olmak üzere
büyüme-çoğalma süreçlerinde “çok farklı yöntemler” uygulanmalıdır. Bu
nedenlerle bu işin çok kolay olmadığını, bilimsel yöntemlerle, sabırla ve geniş
tabanlı (su kalitesi- balıklandırma-ekolojik döngü-sosyo-ekonomik bakış ve yapı
vb) araştırma ve araştırmacıların yer
aldığı projelerin nasıl olacağı- geliştirilmesi ve neler yapılabileceği
konusunda görüşlerimizi belirtik. Küçükköse teşekkür ederek, İl bazında yöneticilere önerilerimizi
ileteceğini belirtti. Aradan bir yıl daha geçti bize dönülmedi. Sayın
Küçükköse’nin önerilerimiz ve araştırmaları doğrultusunda çalışmalar yaptığını
gözlemledik. Çalışmalar belki de yerel yönetimlerin gücü-bakışı ile bu kadar
olmakta.
Unutulmaması Gereken…
Eğirdir
Gölü, binlerce yıl oluşum süreci geçirdikten
sonra, kendi yaşamını sorunsuz yıldır
sürdürerek son yüz yıla kadar gelmiş doğal göldür. Gölde verimliliği artırmak ve gölde ekonomik değeri olmayan türlerinin değerlendirilmesi amacıyla
gölün yaşamını sağlayan doğal yapısına
yapılan başta balıklandırmayla başlayan doğal döngüyü dönüştürme
çalışmaları(sudak-takoz ..balık) çalışmaları ve gölün doğal su akışının
regülatörlerle düzenlenmesiyle göl suyunun durağanlaştırılması, göl
çevresindeki çok yoğun kurutmalarla
tarım alanlarının açılması ve bu alanlarda salma sulama - kontrolsüz
aşırı gübreleme ve kimyasalların
kullanılması ve diğer atıklarında göle bırakılmasıyla gölün biyolojik ve
hidrolojik özelliklerinde ve gölün yaşamında
çok ciddi sorunlar oluşmuştur. Bunu hep tekrarlıyoruz çünkü sorunların
temel nedeni budur, unutulmamalı ve dersler çıkarılmalıdır. Çözümde anahtar;
sorun ne? Nerede? Etkeni tanıma? Hangi yöntem?
Bilimsel çalışmalar
belgedir…
Gelecek nesillere böyle bir göl bırakmak, haksızlık değil mi? Bir şey
yok-göl temiz demekle sorun çözümlenmemekte. Bilim insanlarının her bir
çalışması belgedir, sunulur, onay görürse yayınlanır. Bilim insanlarının görüşü
belgelere dayanır/dayanmalıdır. Bilimle “filim” birbirine karıştırılmamalı,
“kendi “bilim” insanları” aranmamalı. Göl yerinde durmakta, Eğirdir Gölü ile
ilgili yüzlerce bilimsel çalışma ve sonuçlarına ulaşmak günümüzde artık çok
kolay.
Eğirdir’de
turizmin vb. gelişmeler için sadece makyaja değil, başta sinek olmak üzere gölün kirlilik
sorunlarıyla ilgili bilimsel projelerin yapılmasıyla olur. Eğirdir Gölü
stratejik önemi olan içme suyu kaynağıdır, göle bakış; “daha çok para
nasıl kazanırız”dan ziyade su kaynağının nasıl korunacağı
ilkesinde olmadır. Bunu önemsersek ve koruma yasalarını uygularsak göl
“cennetimiz” olur düşüncesindeyim. Gölün adı Eğirdir. Bu adın taşınması
Eğirdir’e büyük sorumluluklar yüklemekteyse de göl, bir havuz, bir baraj
değildir, dünya mirasıdır, gölde tüm canlıların hakkı vardır, sorumluluk
herkesindir.
devam edecek…