KÖLÜN VİLAYETİMİZ
İkinci Cihan Savaşının sonunda, Berlin ve Almanya ikiye bölünmüştü. Doğu Almanya zalim Stalin'in işkencesi altındaydı. Batı Almanya ise, Batılı müttefiklerin güdümündeydi. İki Almanya'yı ve Berlin'i, kalın ve yüksek bir duvar bölüp ayırıyordu.
Stalin vahşetinden kaçmak isteyenler, bu yüksek duvara tırmanırken Rus askerlerince vurulup öldürülüyordu. Ölüm pahasına kaçmak için o yüksek duvara tırmanan çoktu. Vurulup ölmeden batıya kaçabilen birkaç kişi çıktı. Şimdiki başarılı Alman Başbakanı Sayın Merkel'in doğum yeri de, eski Doğu Almanya'dır.
Duvar yıkılıncaya kadar; Batı Almanya'nın başkenti Fransız sınırına yakın ve o zamanki Alman başbakanı Adenauver'in seçim bölgesi, doğduğu ve belediye başkanlığı yaptığı yer olan, Bonn kenti idi.
Bonn'da havaalanı yoktu. Köln havaalanı KÖLN-BONN havaalanı adıyla her iki kente hizmet veriyordu. Almanya işgalden kurtulup yeniden sanayileşince; Türkiye'den Almanya'ya giden işçiler daha çok Köln'de buluşurlardı. Diyanet vakfının Köln'de çok büyük bir Camiyi de içine alan mükemmel konuk evi vardı. Vakıf, oradaki sular idaresinin terk ettiği çok geniş arsalı büyük binasını satın almış ve yenileyerek o büyük camiyi ve misafirhaneyi kurmuş. Bu işi başaranları sağ iseler kutlamak; ahrete göçmüşlerse hayır dualarla anmak gerekir. O büyük adım, bugün Almanya'da bulunan en az beş milyon Türk vatandaşımızın; milliyet ve kültürlerini korumalarına; birbiriyle buluşmalarına, ayrıca ülkemize yararlı olmalarına zemin hazırlamıştır. Şimdi de, Almanya'daki hatta tüm Avrupa'daki Türklerin buluşma yeri ve merkezi Köln'deki o vakıf ve çevresidir..
Berlin duvarı yıkılıncaya kadar, Başkent Bonn idi; Bonn'daki yemekler ve bazı alışkanlıklar, bitişikteki Fransız kültürüne daha yakındı. Almanlar Sarımsağı sevmedikleri halde; Bonn'daki lokantalarda sarımsak bulunurdu. Köln ise, başkent olan Bonn'dan daha kalabalık ve canlıydı. Türkler Köln'de çok oldukları için, oraya kendi aralarında KÖLÜN VİLAYETİMİZ diyorlardı.
Avukatlık yaptığım Akşehir ve çevresinden Almanya'ya çalışmak için giden kadınlı erkekli hemşeriler, tatil için ve izinle geri döndüklerinde büroma gelirler; "Sizin Türkiye şöyle... Sizin Türkiye böyle..." diyerek ve Almanya'yı överler ve bir yıl önce ekmek parası için gittikleri anavatanın eksiklerini sayıp dökerlerdi. Alman Parlamenterler Birliğinin davetiyle oraya gittiğimde; başkent gene Bonn idi; Alman parlamentosu da oradaydı. (Türkçede kelime sonunda iki sessiz harf birden söylenmiyor. Köln adı da, insanlarımız tarafından genellikle Kölün olarak söyleniyor.)