BİTMEYEN KARMAŞANIN İLACI ERKEN SEÇİMDİR

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,BİTMEYEN KARMAŞANIN İLACI ERKEN SEÇİMDİR
Haberin Tarihi: 14.6.2013 10:56:00 - Okunma Sayısı:1505 defa okundu.

BİTMEYEN KARMAŞANIN İLACI ERKEN SEÇİMDİR

 

            Efelenmeler ve sertliklerle bozulan iç barış ve sükunetin geri gelmesi şarttır. Barış ve kardeşlik gelmeli. Böyle güzel bir ortam ve iç barış; sokak, cadde ve meydanları biber gazıyla ve çivili sopalarla yaşanamaz hale getirip güç gösterisi yapmakla sağlanamaz. Belki yönetenlerin yapılan baskılardan dolayı özür dilemesi ve halkın soluklandığı ağaçlık alanları, olduğu gibi bırakmasıyla huzur sağlanabilirdi. Gerçi Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan yardımcısı; konuşmalarındaki ılımlılık ile, böyle bir umudu yeşertecek gibi oldular. Fakat Sayın Başbakan'ın yurt dışındayken ve gelince söyledikleri; öyle bir yumuşamaya ve sertliğin son bulması umuduna olanak bırakmadı.                                                                                                                                                                     

            Her sertliğin, direnişi artırdığı artık görülmeli. Ülkemiz ancak yeni bir seçimle sükunete kavuşabilir. Eski seçim, o günkü şartlarla halkımızın iradesini gösterdi. Bu kadar inatlaşma ve karmaşayı çözmek için; Türk Milletininden fikri sorulmalı ve çıkacak yeni ve taze iradeyi herkes kabul etmeli. On günü çoktan geçen karmaşa, bir o kadar daha sürerse; ekonomimiz büyük ve onarılamaz şekilde zarar görür. Yeni bir seçimi gerektiren başka nedenler de var!

            1- Ülkemizin demokrasi tarihine baktığımızda; "Bazı bunalımlarda erken seçime gidilseydi; buhranlardan daha kolay ve arızasız çıkılacaktı" dedirten örnekler görürüz.                                                    

           

2- Son seçimden önce ulusal kurumların; alıcının yerli veya yabancı olduğuna bakılmaksızın satılacağı söylenmemişti. Böyle bir program açıklansa; en çok oy alanlar belki o yüzdelere ulaşamayacaktı. 3-Yeni seçim, özelleştirme adı altında kurumlarımızın yabancı ellere teslim edilmesi yönündeki tatbikatı; halkın tasvip edip etmediğini de ortaya koyacaktır.

            KURUMLARIMIZ SATILMAMALIYDI!                                                                            

            *Satış bedelleri yeni yatırımlara mı harcandı? *İç ve dış borçlarımız kapatılarak faiz ödemekten ve borçlu olmanın baskısından kurtulabildik mi? Bence ve birçok yazara göre de, böyle bir şey olmadı. *"Paraların politik heveslere; halkımıza hiç yararı olmayan seçim yatırımlarına ve oy alabilmek için dağıtılan yardımlara mı gittiğini" ileri sürenler var.  *Ekonomist Ege Cansen, "Son on yılda dış borçlarımızın üç kat arttığını" yazdı. *Cari açıkların kapanmadığı da bir gerçek. Satılan bu kadar çok ve önemli ulusal kurumu, yeniden kurmak ve faaliyete geçirmek; uzun yılları ve daha çok kaynağı gerektirecek. Keşke hiçbir kurum satılmasaydı. En azından yabancılara satılmamalıydı. Satılarak elimizden çıkan kurumları yeniden kurmak; ele geçen paranın on katıyla bile mümkün değil! Üstelik böyle işlere teşebbüs edilse bile; kaynak bulmak zor!  

            GIDA İTHAL EDER DURUMA DÜŞTÜK

            Eskiden pamuk, tütün, buğday ve diğer ürünleri çokça yetiştirip ihraç ediyorduk. Şimdi samanı bile, ithal ediyormuşuz. İnsanlarımızın ülkemize yararlı olabilmesi için; öncelikle ucuza beslenmesi ve barınması gerekir. Eskiden tükettiğimiz her ürünü; kendimiz üretiyorduk. İthalatımız çok azdı. Şimdi gıda üreten büyük kurumlar satıldığı için; tüketimlerimizin neredeyse hepsine yakınını, döviz ödeyerek başka ülkelerden ithal ediyoruz. O malların da, zararlı ve hormonlu olduğu söyleniyor.

            Bize mal satan zengin ve sömürücü ülkeler; kendi üreticilerine ve ihracatçılarına korkunç büyüklükte teşvik ödüyorlar. On dolarlık gıda üreten yabancı, devletinden dokuz dolar pirim alıyor. Bin dolarlık ihracat yapan o ülke tüccarları; devletlerinden sekiz-dokuz yüz dolarlık teşvik alabiliyor. Bizde ise devlet kaynakları büyük oranda partizanlığa ve büyük adamlarının konforuna harcanıyor. Son model altı resmi uçağı olan bir yetkili; yeni model çıktıysa; en pahalı olanından yemek ve toplantı salonları bulunan çok-çok pahalı yedinci uçağı, ülke dövizleriyle aldırıp saltanatını taçlandırabiliyor. Alman, İngiliz ve Fransız devlet adamlarından çoğunun, işine yürüyerek veya bisikletle gittiği görülebiliyor. Bizimkiler ise, onlarca arabalık konvoylarla yüzlerce korumayla dolaşıyor ve seyahat ediyorlar. Yeni bir seçim, yeni ve sağlam bir huzuru getirecektir. Millet sözünü söyleyince; tartışmalar ve sürtüşmeler de biter! Huzurla ve güvenle geleceğe yürürüz. Bugünkü huzursuzluğun ilacı, hemen seçime gitmektir.

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap