Haberin Tarihi:
14.5.2014 09:46:00
- Okunma Sayısı:2516
defa okundu.
12 Mayıs 2014 Pazartesi günü EĞİRDİR, tarihi günlerinden birini yaşadı...
EĞİRDİR’DE BÖYLESİNE GÜZEL BİR PANEL, İLK KEZ “MARİM”DE YAPILDI
- Konya ve Burdur’a fidanlığı kaptırmayan Eğirdir, bunu nasıl başardı?
- Boğazova bataklığı kurutulduktan sonra, “Otlak ve Mera” olan araziye, fidanlık
yapılmasına kimler neden karşı çıktı?...
- EĞİRDİR FİDANLIĞI NASIL KURULDU, BUGÜNLERE NASIL GELİNDİ?
- MARİM’İN “DİJİTAL SALONU” GÖZ KAMAŞTIRDI
12 Mayıs 2014 Pazartesi günü EĞİRDİR, tarihi günlerinden birini yaşadı… 62 yıl öncesinin ZAMAN TÜNELİ’nde, o zamanların tarım mimarları, bugünün Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü’nün temellerini atıyordu…
Ortada bir “MEYVE FİDANLIĞI” kurulması kararı vardı ve bu Fidanlığı üç il paylaşamıyordu: Konya, Burdur ve Isparta. Tarım Ekonomisini ilgilendiren bu konuda, Tesisin ya da işletmenin kuruluş yerinin seçimi önemliydi. Tarım Bakanlığı’nın yaptırdığı araştırmada; fidanlığın kuruluş yerinin Isparta olması ve Isparta’nın da Eğirdir ilçesi olması ağır basıyordu… Bunun nedeni ise; Eğirdir Gölü’nün hava sirkülâsyonunun Kovada vadisine ve Antalya’ya doğru akışının Meyve Fidanlığına iyi geleceğinin bilimsel olarak saptanmış olmasıydı…
Ancak bir handikap (=engel) vardı. Eğirdir’de Fidanlığın kurulacağı arazi bataklıktı…
***
Celal BAYAR’ın “Bizim Su Müdürü” dediği Süleyman DEMİREL, DSİ (=Devlet Su İşleri) Genel Müdürüdür. Ülkede sıtma ile mücadele edilmekte, radikal çözüm olarak da; BATAKLIKLARIN KURUTULMASI makro politika olarak uygulanmakta…
Bir taşla iki kuş vurulacaktı… Eğirdir’de kurulacak olan FİDANLIK için engel teşkil eden Bataklık kurutulmuştu…
9. Cumhurbaşkanımız Sayın DEMİREL, Isparta seyahatlerinde, Bakan arkadaşlarına şöyle diyecekti: “…Bakın beyler, bu bataklığı biz kuruttuk ve BOĞAZOVA’yı elma ormanı yaptık…”
***
…Evet, BATAKLIK kurutulmuştu ama Meyve Fidanlığının kurulması için bir rezistans (=direnç) ile karşılaşılıyordu… Bataklığın kurutulmasından sonra hayvancılık için çok verimli bir otlak (=mera) oluşmuştu… Kızılçubuk halkı, hayvancılıkla uğraşıyordu ve bu otlak, onlar için “olmazsa olmaz” idi adeta…
Ama ülkenin kalkınmaya ihtiyacı vardı ve ekonomik gereklilikler de göz ardı edilemezdi…
Sonuçta; yerel halkın gösterdiği bu rezistans (=direnç), ya da “istemezük”çül tavır ve yaklaşımı kırılmış, EĞİRDİR MEVYVE FİDANLIĞI’nın, BOĞAZOVA’nın bağrından bir güneş gibi doğuşunun müjdesi tüm yöreye yayılmıştı.
***
Moderatörlüğünü yaptığım Panelin açış konuşmasında MARİM Müdürü İsa EREN’in dediği gibi; “…Bugün burada, Meyve Fidanlığı olarak 62 yıl önce görev yolculuğu başlayan bir kurumun hafızasını (mümkün olduğu kadar) canlandırmak için toplanmış bulunuyoruz…”
…Evet, Sayın EREN’in bu saptaması, bu PANEL’in ruhunu anlatan ve “cuk” oturan bir söylem biçimiydi… Ve Panel boyunca da öyle oldu…
***
1952-1954 arası, Bataklığın kurutulmasından sonraki süreç ki, ıslah çalışmaları ile kuruluş çalışmalarının yoğun olduğu bir zaman dilimiydi…
1954 yılında, Eğirdir Fidanlığının temelleri atılmaya başlanır… Hemşehrimiz Ali Kemal BEDESTENCİ, Tarım Bakanlığı Bursiyeri olduğu için, Eğirdir’de ISLAH ÇALIŞMASI yapması istenir.
…Ve 1954-1955 yazında Fidanlık kurulacak 500 dönümlük yerin, bizzat traktör kullanarak temizliğini yapar.
Moderatör TARHAN, panelistlerden ilk sözü, Fidanlığın temelini atan Ali Kemal BEDESTENCİ’ye verir.
…Ve bakın BEDESTENCİ, bakın neler diyecektir:
“…Fidanlığın etrafında, 1,5 metre çaprazla KAVAK Fidanı diktik… Bunun sebebi; Eğirdir Gölü’nden Kovada Vadisine olan fazla rüzgâr akıntısını önlemekti… Arazi ıslah edildikten sonra, fidan parselasyonları yapıldı…
Rahmetli Halil ÜSTÜN’ün mesleğinden olan orta ziraatçı Mustafa AKAY, Fidanlık Müdürü oldu. Bu arkadaş, Niğde’de Fidanlıkta çalıştığı için, tecrübe sahibi idi. Bunun tecrübesinden istifade edilerek, Niğde ve Malatya’dan getirilen ELMA GÖZ AŞILARI, “ÇÖĞÜR” dediğimiz aşılanmamış elma fidanları üzerinde “GÖZ AŞISI” yapıldı..”
***
BEDESTENCİ, konuşmasını ciddi bir panelist edasıyla sürdürüyor, zaman zaman söyleşi formatına dönüyor ve bazen de interaktif bir açık oturuma dönüşen panelde, moderatör TARHAN; “…Sayın BEDESTENCİ’nin bugün yaşgünü olduğunu anımsatıyordu…
…Ve 10-15 dakika sonra, üzerinde (4) adet yanmakta olan mum bulunan yaş pasta geliyordu önüne… MARİM’in bu jesti, gerçekten bir sürpriz olmuştu… Sayın BEDESTENCİ 84 yaşındaydı ve (4) adet mum, O’nun yaşını simgeliyordu… Mumları üflerken, ayakta alkışlarla duygulu anlar yaşanıyor, alkışlarla DİJİTAL SALON bu tarihi an’a tanıklık ediyordu…
Bizler de, Sayın BEDESTENCİ’ye; “iyi ki doğdun” diyorduk…
***
Bu sürprizle çok duygulanan ve gözleri dolan BEDESTENCİ, bakın ne diyecekti:
“…Ben, günde 800-1000 adet GÖZ AŞISI yapıyordum… VE BÖYLELİKLE EĞİRDİR FİDANLIĞI’nın temeli atılmış oldu… Bu arada, Ziraatçı Halil ÜSTÜN de yardımcı oldu… Halil ÜSTÜN; Elma çöğürlerinin ve aşılarının Eğirdir Fidanlığına getirilmesi için, arkadaşlarını devreye sokarak yardımcı oldu… Halil ÜSTÜN, zaten Eğirdir’in Ziraat teknisyeniydi. Ve Isparta Ziraat İl Müdürlüğü’ne bağlı memurdu.
Eğirdir Meyve Fidanlığında, aşılanmış elma fidanları yetiştikten sonra, Halil ÜSTÜN, kendisine ait ELMA BAHÇESİ kurmak istedi.
Bunun için, Eğirdir Ziraat Bankası Şubesine müracaat etti… Benim babam da, o zaman Eğirdir Ziraat Bankası Müdürüydü. (Cemal BEDESTENCİ)
Babam Halil ÜSTÜN’e (5.000,-TL.) Fidanlık kurması için kredi verdi. Halil ÜSTÜN’ün, Eğirdir’de Elma bahçesi kurmak suretiyle Elma yetiştirmesi tarihi ve önemli bir noktadır…
BEN ALİ KEMAL BEDESTENCİ OLARAK, EĞİRDİR MEYVE FİDANLIĞINI KURDUM… HALİL ÜSTÜN İSE, KENDİ ÖZEL MÜLKİYETİNDEKİ MEYVE BAHÇESİNİ KURDU…
İşte bu nokta; Eğirdir için, Halil ÜSTÜN için, çok önemli bir tarihi dönemin başlangıcıdır… Ve Halil ÜSTÜN Heykeli, EĞİRDİR’e bunun için dikilmiştir…
Çünkü; bahçe kurmak, ticari ve ekonomik yönelimdir. Bu olay ise; Isparta elmacılığının gelişmesine önayak olmuştur… Bütün hadise budur. Halil ÜSTÜN, elma cinsleri olarak; Golden, Starking ve Amasya çeşitlerini yetiştirmiştir.
İlk meyvesinin hasadını, Isparta Hilton Oteline götürüp sattığında, çok iri meyveler olmuş ve kilosuna (50 kuruş) vermiş, HİLTON OTELİ.
…Ve bu satış, Eğirdir ve Isparta’da duyulur duyulmaz, insanlar elma yetiştiriciliğine yöneldiler…
Halil ÜSTÜN’ün, “KAPAMA” dediğimiz, tamamen elma ağaçlarından olan (10 dönüm)’lük Bahçesi, ISPARTA’LILARIN ÖRNEK ALDIĞI BİR YERDİR.
Fidanlık kurulması ile, KAPAMA BAHÇE kurulması farkı budur. FİDANLIK; ana materyali, yani; fidanları yetiştirir, piyasaya verir…
İsteyen de bu fidanları alır, bahçesini kurar. 1960’a doğru, Orman Mühendisi Kadir KÖKLÜ, Yukarı Gökdere Köyünde bu şekilde elma bahçesi kurmuştur.
Halil ÜSTÜN, bahçeyi ilk kurandır. Rahmetli Veteriner Hekim Mehmet ÇAĞLAR ve kardeşi Fikret ÇAĞLAR, Mustafa KURTAY kısa süreli aralarla MEYVE BAHÇELERİ kurmuşlardır…”
***
“…DSİ Genel Müdürü DEMİREL’di. DEMİREL; Eğirdir Gölü’nden KOVADA’ya giden ÇAY’ı ıslah ederek BATAKLIK denilen suların bu dereye akmasını sağladı… Ve BATAKLIK kurutuldu.
Biz de, o kurutulmuş BATAKLIK üzerine (500 dönümlük) EĞİRDİR FİDANLIĞINI KURDUK!...
***
…Evet, gördüğünüz gibi Ali Kemal BEDESTENCİ, 1957 Ekimine kadar, Ziraat Mühendisi olarak Eğirdir Fidanlığında çalışmıştı… Aşı yapmıştı… Ayrık otlarını temizlemişti. Bizzat, Fidanlığın dört tarafına 500-1000 adet KAVAK FİDANI dikmişti, rüzgar erozyonunu önlemek için…
…Evet evet, bu dikilen kavak fidanları; Eğirdir Gölü’nden gelip, KOVADA vadisine giden RÜZGAR EROZYONU’nu önlemişti…
GELECEK YAZI: 80’li Yıllar ve Ahmet Gülay dönemi.