Köy-Koop Genel Başkanı Yakup YILDIZ:
PROJELER SU
ÜZERİNE OLMALIDIR!
Türkiye
Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı
Kooperatifler Merkez Birliği Genel Başkanı (Köy-Koop.) Yakup YILDIZ 22 Mart
Dünya Su Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada başta su olmak üzere
kaynaklarımızı çok akıllı ve tasarruflu kullanmak mecburiyetinde olduğumuzu
dile getirdi ve Belediye Başkan Adaylarının çalışmalarını da değerlendirerek
“Projeler Su Üzerine Olmalıdır” dedi.
Köy-Koop
Burdur Birlik Başkanı Yakup YILDIZ, şunları söyledi: “22 Mart Dünya Su Günü
ülkemizde de etkinliklerle kutlanmaktadır. Suya verilmesi gereken önem çeşitli
konferanslar ve bilimsel verilerin ışığında sadece söylenmekte, gereken
önlenmeler için çaba kısmı olarak sergilenmektedir. Bilinmelidir ki 3 tarafı denizlerle
çevrili olan Ülkemizde dahi gelecekte su kıtlığı yaşanması kaçınılmaz bir
gerçektir.
Yerel
seçimlerin arifesinde Belediye Başkan Adaylarının çalışmaları, projeleri
vatandaşlar tarafından yakından takip edilmektedir. Siyasi parti ayrımı
gözetmeden ortaya konacak en büyük vizyon ‘SU VARSA HAYAT VAR’ olmalıdır.
Özelikle
geçtiğimiz kış aylarında yaşanan kuraklık bilim adamlarının verilerine göre
gelecek yıllarda şiddetlenerek devam edecektir.
Kuraklığa
karşı, susuzluğa karşı nasıl baş edebileceği tartışmaları gündemi meşgul etmesi
gerekirken siyasi çekişmelerin gölgesinde yapılan gelecek tartışmaları geleceğe
doğru gözlüklerle halen bakmayı öğrenemediğimizi ne yazık ki gözler önüne
sermektedir. Burdur şehrimizde de en büyük problem su gerçeğidir. Yanı
başımızda avucumuzun içinden kayarak yok olan Burdur Gölü’ne bile sahip
çıkamayışımız ve kaynakların önüne setler kurmamız kendi elimizde yok etmemize
vesile olmaktadır. Ne yazık ki bu şartlar altında giderse; günlük çatışmaların
sürüklediği bizlerin gelecek nesillere bırakacak olduğu tek miras ‘hayal
kırıklığı’ olacaktır.
Oysa
ki; Dünyada zaten az olan tatlı su kaynaklarının endüstriyel ve şehirsel
atıklarla kirletilmesi, enerji üretiminde kullanılan suyun geri kazanımla
insani tüketime uygun olmayışı, yanlış tarım politika ve uygulamaları nedeniyle
küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliklerine kuraklıklar da eklenince sorunun
boyutları daha da çarpıcı hale gelmektedir. Tatlı su kaynaklarının eşit
dağılmamış olması nedeniyle su sıkıntısı, gelecek 20-25 yıl içerisinde Ortadoğu
dahil bazı bölgelerde krize dönecektir. Bu nedenle doğal kaynağımız olan suyun,
21. yüzyılın stratejik kaynaklarından biri olacağı şüphesiz bilinciyle suyumuza
sahip çıkmalıyız.
Bu
havzalardaki yüzey sularının, süreç içinde aşamalı olarak 2100 yılında yüzde 50
azalacağını bilimsel veriler göz önüne sermektedir. Ülkemizin yer altı suyu
akiferleri, yeteri kadar araştırılmadan ve izleme sistemi kurulmaksızın
tüketime açılmıştır. Aşırı tüketim sonucu bazı yer altı suyu havzalarında su
düzeyleri hızla düşmüştür. En belirgin örneği de Burdur şehrimizde yer altı su
kaynaklarının imara açılmasının tartışmalarıdır. Oysa planlı ve gelecek
endişesi ile yapılması gereken planlamaları yerel yönetimler tarafından
katılımcı bir mantalite doğrultusunda tasarlanmalı ve gelecek endişesi halkta
yaratılmamalıdır.
Yaşamın
temel kaynağı "SU", sanayileşen dünyada üretimin de en önemli
unsurlarından birisi haline geldi. Sanayileşirken gerek tarımsal arazilerin
katledilmesi gerekse yer altı sularının bulunduğu havzaların talan edilmesi
gelecekte bizi nelerin beklediğinin en büyük göstergesidir.
Oysa
ki insanoğlunun temel gereksinimi olan gıdanın üretilmesi için temel ihtiyaç
‘Su’ dur. Üreticimizin tüketicinin önüne sunacağı gıdaların eksiksiz olarak üretilmesi
de suyun idareli kullanımına bağlıdır. Gelecek bu günkü kullanımla pek de
parlak gözükmemektedir.
Türkiye’nin
mevcut su potansiyeline göre kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı
1500 m3’tür. Nüfus artışı sonucu bu miktar 2030 yılında 1220 m3’e inecektir.
Dünya ölçülerine göre yıllık kişi başına düşen su miktarı 1000 m3’ten az
ülkeler su fakiri, 2000 m3’ten 3000 m3’e kadar olan ülkeler az suyu olan, 8000
m3’ten fazla olan ülkeler su zengini ülkeler olarak adlandırılıyor. Bu durumda
ülkemizin su zengini bir ülke olmadığı açık bir şekilde görülmektedir.
Ülkemizde
Sulama yöntemleri tekrar gözden geçirilmelidir. Yeryüzünde meydana gelen hızla
ilerleyen iklim değişikliklerinin en büyük mağdurları arasında yer alan üretici
köylülerimizin bu mağduriyetlerinin asgari düzeye indirilmesi için çalışmalar
başlatılmalıdır. Özelikle yanlış sulama ve su kaynaklarının verimli
kullanılması hususunda üreticilerimize ve devletimize büyük görevler
düşmektedir. Başta su olmak üzere kaynaklarımızı çok akıllı ve tasarruflu
kullanmak mecburiyetinde olduğumuzu bir kez daha belirtmek isterim.”