GABİ İLE
HABİ’DEN İNCİRLİ TATLI
Habi: Selâmünaleyküm.
Gabi: Aleykümselâm.
Habi: Nasılsın?
Gabi: İncir dondurması...
Habi: İncir dondurması mı?
Gabi: Hanım yapmış.
Habi: Neyi?
Gabi: Tatlısını…
Habi: Dikersin gayri.
Gabi: Neyi?
Habi: İnciri…
Gabi: Hı.ar! Ah, dilim sürçtü, “Hayır!”
diyecektim.
Habi: Bak şimdi, canım çekti.
Gabi: İnciri mi?
Habi: Bademi…
Gabi: Badem nerden çıktı?
Habi: Hı.yar dedin ya!
Gabi: Salatalık mı?
Habi: Gel muhterem, gel! Tuzluğunla gel.
Bademe gel!
Gabi: Bırak şu bademi. Afacana takıldım?
Habi: Afacan?
Gabi: Komşunun ufaklığı…
Habi: Ne olmuş ufaklığa?
Gabi: Kerevetten düşmüş.
Habi: Vah, vah!
Gabi: Kardeşiyle pencere önünde
oturuyorlarmış. Evlerinin karşısında bahçesinde incir, ergen ağaçları bulunan
dedelerinin evi var. “Kafes” adı verdikleri bir oyun oynuyorlarmış. Ağaçlara
kuşlar konuyormuş. “İncir ağaçları benim, ergen ağaçları senin kafesin olsun.”
demiş afacan.
Habi: Sonra…
Gabi: Ağaca konan kuşların sayısı…
Habi: Nasıl?
Gabi: Karga, saksağan, ala karga, serçe…
Habi: Akbaba, kartal, atmaca…
Gabi: Yok manda…
Habi: İşi sulandırma.
Gabi: Sayı eşitmiş, uçup gelen güzel bir
çeşitmiş. İncir, ergen derken pır deyip gitmiş.
Habi: Kuş bu, konar, konmaz.
Gabi: Tartışma da buradan başlamış. “İncire
kondu! Ergene kondu!” Yuvarlanmışlar kerevetten aşağı. Olan afacanın koluna
olmuş.
Habi: “Yeni” nerdeymiş?
Gabi: On iki kardeştiler. Bir benim komşu
kaldı.
Habi: “Ocağa incir dikilmiş” desene!
Haftanın sorusu: Ortadoğu nedir?
Sorunun yanıtı: AĞITTIR.
“Ağıtlar Türkçedir, Kürtçedir, Arapçadır!”
“Zafer çığlıkları İngilizcedir,
İbranicedir, Fransızcadır!”
“…dırdır da dırdır…”