Göl yoksa
Isparta da yok!
Biyolog Sedat
Karakoyun, Eğirdir Gölü'nün kaderine terk edilmesinden yakındı.
Eğirdir
Su Ürünleri Enstitüsü eski Müdürü Biyolog Sedat Karakoyun, Isparta’nın en
önemli ve öncelikli meselesinin Eğirdir Gölü olduğunu söyledi.
1992
yılından bu yana Eğirdir Gölü ile ilgili çalışmaları değerlendiren Karakoyun şu
açıklamalarda bulundu: “200 Bin kişinin suyunu içtiği, 150 Bin kişinin ekmeğini
yediği Eğirdir Gölü kaderine terk edilmiş durumda… Isparta’nın en önemli ve
öncelikli meselesi Eğirdir Gölü’dür.
1992
yılında Demirel’in himayesinde yapılan Isparta Sempozyumu’nda ilimizde damla
sulamaya geçilmesini önerdim. Yine aynı sempozyumda, göl çevresindeki elma
bahçelerinin gölü kirleteceğini, bu konunun izlenmesini ve gerekli önlemlerin alınmasını
belirttim. Eğirdir Gölü’ünde bugüne kadar TÜBİTAK desteğinde yürütülen 4
bilimsel araştırma projesinden ikisinin proje liderliğini yaptım.
2006-2009
yılları arasında ilimizde valilik yapan Şemsettin Uzun’a Eğirdir Gölü’nün
kirlenmekte olduğunu Darı deresi göletinin Isparta içme suyuna kazandırılmasını
teklif ettim. 2008-2012 tarihleri
arasında uygulanan Eğirdir Gölü Yönetim Planı’nın hazırlanmasında Üst Kurul
üyesi olarak görev aldım. Son olarak TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi ile
birlikte hazırlanan Havza Koruma Planı ve Özel Hüküm Belirleme Projesi’ne
önemli katkılarda bulundum. 1992’den bu yana gölün hızla kirlenmekte olduğu
hususunu gerek yerel basın gerekse ulusal basın aracılığıyla kamuoyunun
gündeminde tuttum.
Tüm
bunlara rağmen gelinen noktada ben böyle bir devlet anlayışı görmedim. Şöyle
ki; zamanın Valisi Şemsettin UZUN ile başlattığımız projeler yerine gelen Vali
Ali Haydar ÖNER tarafından devam ettirildi. Maalesef bir önceki Vali Memduh
OĞUZ, “devlette devamlılık esastır” kuralına uymayarak çalışmaları sürdürmeyip
adeta hazırlanan projeleri çöpe attı. Ne yazık ki söz konusu projelerin
Isparta’nın öncelikli projeleri olduğu anlaşılamadığı için; Göl Yönetim Planı
ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel EROĞLU tarafından 2012 Mayıs ayında imzalanıp
yürürlüğe konulan Eğirdir Gölü Özel Hükümleri şu an uygulanmamaktadır. Kaldı
ki; söz konusu proje TÜBİTAK MAM’a yaklaşık eski para ile 1 trilyon TL’ye
hazırlattırılmış olup uygulanabilir bir projedir.
Bunların
dışında Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ), Ispartalılar Vakfı (ISVAK),
Isparta Ticaret ve Sanayi Odası (ITSO), Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA),
Isparta Kent Konseyi ve Isparta İl Genel Meclisinde katıldığım toplantı,
sempozyum ve panellerde bilimsel verilere dayanarak göldeki riski anlattım.
Gerek sivil toplum kuruluşlarının gerek üniversitenin ve gerekse siyasi parti
temsilcilerinin konuyla ilgilenmediklerini ya da etkili olmadıklarını gördüm.
1950’li
yıllarda Türkiye’nin hatta dünyanın en temiz ve en berrak gölü olan Eğirdir
Gölü, özellikle 1980’li yılların ortalarından itibaren başta Gelendost olmak
üzere göle sıfır noktasında elmacılığın yaygınlaşması ve evsel-endüstriyel
atıkların arıtılmadan göle boşaltılması sonucu kirletilmeye başlanmıştır. Son
yapılan bilimsel araştırma sonuçlarına göre göl suyu 2001’e göre 2013 yılında 5
kat daha fazla kirlenmiştir. Bunun sonucu olarak göl suyu kalitesi 1’inci
sınıftan 4’üncü sınıfa düşmüştür.
Bu
bilimsel gerçekler bilinmesine rağmen gelinen noktada göl kaderine terk edilmiş
durumdadır. Şöyle ki; Orman ve Su İşleri Bakanı dört yıl önce ilimize gelerek
İl Genel Meclisi’ne başkanlık yapmış ve bu toplantıda “Ben bu bölgenin
çocuğuyum, Eğirdir Gölü ile ilgili çok orijinal bir fikrim var, Eğirdir
Gölü’nün etrafındaki köylerin tamamını ekolojik köy yapacağız. Bu çalışmada ben
de görev alacağım. Hem köylüler hem de göl kazanacak.” demiştir.
Ancak
Bakanın 2014 Şubat’ındaki Isparta’yı son ziyaretinde Kanal 32’de katılmış
olduğu Ne Var Ne Yok programında şahsımca kendisine sorulan;
1)
Kaç tane ekolojik köy yapıldı?
2)
Plan hükümleri uygulanıyor mu?
3)
Senirkent-Uluborlu ve Yalvaç-Gelendost Atık Su Arıtma Tesislerinin temeli
atıldı mı?
şeklindeki sorularıma cevap verilememiştir.
Maalesef bu programda Bakan tarafından Eğirdir Gölü’nün Isparta içme suyu
olarak kullanılmayacağı ifade edilmiştir. Bu durumda mevcut plan hükümleri de
uygulanmadığına göre gölün kaderine terk edildiğini anlamak çok zor değildir.
Hâlbuki gölden sadece Isparta’nın değil gelecekte bölgenin hatta ülkemizin
büyük bir bölümünün içme suyu ihtiyacının karşılamasının planlandığı
bilinmektedir.
Hatta
Karacaören Baraj Gölü’nün Antalya içme suyu olarak kullanılması proje
çalışmaları fiilen başlatılmıştır. Adı geçen baraj gölü Eğirdir Gölü’yle
irtibatlıdır. Bu durum yetkililerce ya bilinmemekte ya da bilindiği halde göz
ardı edilmektedir. Onun için Eğirdir Gölü’ye ilgili problemin çözümüne Antalya
ilinin de maddi katkıyı sağlaması gerekmektedir.
Eğirdir
Gölü, Atatürk Barajı’ndan sonra Türkiye’nin ikinci büyük içme suyu kaynağıdır.
Ve şu an risk altındadır. Acil önlemler alınmadığı takdirde yakın gelecekte bu
risk krize neden olabilir. Risk yönetilebilir ama kriz yönetimi fevkalade
zordur. Böyle bir durumda Eğirdir Gölü’nün temizlenmesi en az 50-60 yıl
sürebilir, belki de mümkün olamayabilir. Eğirdir Gölü bize atalarımızdan miras
değil, evlatlarımızdan emanettir. Gelecek nesillerin bize lanet okumasını
istemiyorsak göl ile ilgili önlemleri acilen almalıyız. Siyasi,sosyal ve
ekonomik krizler bir şekilde çözülebilir ama Eğirdir Göl ile ilgili risk krize
dönüşürse gölü yönetemeyiz. Bu durumda 1 Temmuz 2012 tarihinde uygulanmaya
başlanılan Eğirdir Gölü Havza Koruma İş Programı çerçevesinde;
1)
Göl sınırından itibaren 300 metre mesafedeki mutlak koruma alanında organik
tarıma geçilmeli,
2)
Senirkent-Uluborlu ve Yalvaç-Gelendost Atık Su Arıtma Tesislerinin temeli hemen
atılmalı,
3)
Havzada yer alan yaklaşık 50 civarındaki köyün doğal arıtmaları bir an önce
yapılmalı,
4)
Gölün tüm çevresine Yeşil Kuşaklama yapılmalı,
5)
Gölü besleyen Pupa Çayı ile Yalvaç Deresinin sulak alan içi bitkilendirme
çalışmasına başlatılmalıdır.
Ayrıca,
gerekirse göl havzasındaki tarım deseni değiştirilmeli, en az elma kadar gelir
getirecek ancak onun kadar ilaç ve gübreye ihtiyaç duymayan çeşitlerin (mesela,
üst kotlarda kiraz, kayısı, vişne, şeftali, erik, ceviz, badem; göle yakın
yerlerde de organik bağcılık, organik gül ve yem bitkilerinin)
yetiştiriciliğine geçilmelidir. Isparta organik tarımın başkenti yapılmalı
böylece hem çiftçiler hem de göl kazanmalıdır.
Ben
gelişmiş ülkelerin su yasalarını inceledim, bu ülkelerde tatlı suyun kullanım
önceliği içme ve kullanma suyu olarak belirlenmiştir. Hazırlanmakta olan
ülkemiz su taslak yasasında da bu husus kabul görmüştür. Hal böyle iken hızla
kirlendiği ve bu gidişle yakında kullanılamaz duruma geleceği bilimsel
çalışmalarla sabit olan bu ilgisizliği anlamakta güçlük çekiyorum.
Burada
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun Gölcük ile yaptığı açıklamaya da
değinmek istiyorum. Düşündüğü Gölcük projesiyle 2 milyon turisti Gölcük’e
çekeceğini ifade etti. Buna katılmak mümkün değil. Gölcük oldukça küçük ve
hızla kirlenmeye müsait bir göl ve oldukça temiz bir göl, o bari temiz kalsın.
Gölcük’ün Isparta açısından stratejik önemi var. Gölcük Isparta’nın yedek su deposudur.
Isparta’nın
öncelikleri belirlenecekse Isparta’nın en önemli ve öncelikli meselesinin
Eğirdir Gölü’nün kirliliği olduğu ortaya çıkacaktır. Isparta sivil toplum
kuruluşları bir araya gelerek konuyla ilgili vakit geçirmeden girişimde
bulunmalıdırlar. Konu STK’ların ortak raporu ile Cumhurbaşkanlığı’na gerekirse
Devlet Denetleme Kurulu’na taşınmalıdır. Aslında Eğirdir Gölü meselesi Milli
Güvenlik Kurulu’nda dahi ele alınabilecek kadar mühim bir meseledir.
Eğirdir
Gölü’nün korunmasıyla ilgili çalışmaları yetirli düzeyde yaptığını iddia eden
kamu kurum ve kuruluşların temsilcileri ile ayrıca Göldeki kirlilikle ilgili
olarak “endişeye mahal yok’ görüşündeki bilim insanları ile bu konuyu
istedikleri ortamda, istedikleri zaman tartışmaya hazırım. Keşke 4 Mart 2014
tarihinde ilimizi ziyaret eden Başbakanın ağzından ‘Eğirdir Gölü ülkemizin
masmavi bir gözbebeğidir. Onun kirlenmemesi için tüm tedbirleri alacağız’
müjdesini duyabilseydik...
Sonuç
olarak içme suyu çok önemlidir. İki gün susuz kalırsak suyun kıymetini anlarız.
GÖL YOKSA ISPARTA DA YOK!”