EĞİRDİR'İN
KADERİ
Eğirdir'in
giderek tarihsel, doğal yapısının bozulması ve ekonomisinin çöküşe sürüklenmesi
beni belediye başkanlığına adaylık müracaatımın temel nedeni olmuştur. Bu
gidişatın bir an önce durdurulamaması Eğirdir'in tarihsel kimliğinin yok oluşu
anlamına da gelecektir.
Eğirdir
tarihsel olarak iki bin yılı geçen yapılarla süslenmiş bir tarihsel çeşitliliğe
sahiptir. Ancak bu tarihsel yapılar sağlıklı bir yaklaşımla zengin bir kültürel
hafıza görünümüne kavuşturulamamıştır. Bakımsız ve ne yapılacağına karar
verilemeyen tarihsel doku adeta bir yük gibi karşımızda durmaktadır.
Dolayısıyla kalesinden kervansarayına kadar birçok yapının uygarlığa katkıda
bulunabilecek bir yorumla kültürel zenginliğe katkıda bulunması ihtimali
giderek azalmaktadır. Dahası yakın tarihimize ışık tutacak ulusal kimliğimizin
sembollerinden birisi olan tren garı gibi yapılar da özelleştirme modasının
içinde eriyip gitmektedir. Belki de en kötüsü sivil toplumun sarılabileceği her
hangi bir kamusal gücün adresi de ortada yoktur.
Eğirdir'in
doğasındaki göl, su zenginliği ve doğal güzellikler de ekonomik çıkarlar uğruna
ebediyen elimizden kayıp gitmektedir. Artık bir kesim yeşil doğa zenginliği
yerine "taş zenginliği ve jeolojik müze" gibi çerçevesi çizilmeyen
bir kavramı teşhir edebilmektedirler. Aslında insanın doğa katliamına bu kadar
duyarsız bir düşünce makyajı yapabilme gücü de düşündürücüdür. Göl kurumakta,
gölün havzasındaki tepeler yeşil doğa içinde mantar gibi biten mermer ocakları
doğanın güzellikleri için ebediyen iyileştirilemeyecek yaralar oluşturmaktadır.
Bütün
bu sorunların temelinde giderek güçsüzleşen belediye vardır desek birçok kişi
gülüp geçebilir. Ama kazın ayağı öyle değildir. Bu seçim kampanyası boyunca
gözlerinize yalvaran bakışlar fırlatan insanların "iş" isteklerini
karşılayacak alternatifler harekete geçmeyince doğayı katledenlerin yarattığı
istihdam dalları itibar görmeye başlamıştır. Yani tarihi ve doğayı pazarlama
gücünü harekete geçiremeyenler kapitalizmin yıkıcı gücüne teslim olmuşlar hatta
daha da ileri giderek onların hamisi, borazanı haline gelmişlerdir. Öyle ya
otellerin doluluk oranı onlar sayesinde artmakta, esnaf onların geliri ile
siftah yapabilmekte, işsizler onların sayesinde evlerine bir şeyler
alabilmektedirler.
Bugün
Eğirdir'de harekete geçirilmesi gereken tarih ve doğanın besleyeceği turizme
dayalı ve diğer alternatif yatırımlar için gerekli altyapı oluşturulmamıştır.
Başta belediye kurumu olmak üzere birçok kamu ve özel kuruluşlar; ortasında
yaşadığı doğanın ve tarihin nimetlerini gelir haline getirememiştir. Eğirdir
belediyesinin sadece su ve kira gelirlerine dayandırılmış ekonomisi ile batmaya
başlayan kötü bir manzarası vardır karşımızda. Bu tablodan kurtulmanın yolu ise
ekonomik verilere dayalı, hesaplanmış risklerle ve şok tedavilerle Eğirdir'i
kalkındırmaktır. Böylesi bir tedavinin adresi ve yöntemi ise asla yerel bir
yöneticinin karmaşık ilişkilerine takılmadan yürütebilecek güçlü bir liderlik
kurumunun etrafında birleşmektir.
Sorunların
çözümlerinin adresi belediye, bu liderliği üstlenebilecek kişi de belediye
başkanıdır. Doğal olarak bu belediye başkanının vizyonu sorgulanmalıdır. Kısa
ve öz olarak ne yapmak istiyor ve bu güveni verebiliyor mu?
İşte
bu soruların yanıtını rahatlıkla şimdi verebilirim.
Öncelikle
Eğirdir ilçesinin doğal, tarihsel ve sosyal yapısının düzeltilebilmesi için
belediye gelirlerinin artırılması gerekmektedir. Bölgedeki varsıllığın temeli
ve ivmesi elma, su ürünleri, spor, doğa ve tarihe dayalı turizm, pınar pazarı
gibi doğal bir fuar ve festival alanının varlığından hareketle kurgulanabilir.
Elbette orman, tarım ve hayvancılığa dayalı sanayi girişimlerini de eklemek
gerekir bu diziye. Her türlü spor aktivitesinin kurgulanabileceği zengin bir
coğrafyayı da ihmal etmemek gerekir.
Böylesi
bir vizyonu projelere döktüğümüz zaman sadece başlıklarını bile sayfalar dolusu
yazmak gerekmektedir. Zaten böylesi bir çalışma bu seçim dönemindeki
girişimimizle adeta yarışma haline getirilmiştir. Kısacası proje anlamında bir
zenginlik oluşmuştur. Belediye başkan adayları bunların arasından güncel
koşullara göre girişimlerini yapacak rahatlığa kavuşturulmuştur.
Bütün
mesele... Belediye başkanı ve ekibinin güvenilirliği ve becerisinde odaklanmaya
kalmıştır. İşte bu noktada son sözü 30 Mart 2014'te halkımız söyleyecektir.