GEÇMİŞ ZAMAN
OLUR Kİ-I
Yıl 1996 idi. 20 yıl köylerde çalışmış,
Eğirdir ilçe merkezinde sıraya girmiştim. Bütün okullarda ikinci sıra benimdi.
Birinci sırada olan meslektaşım il merkezine atanmıştı. Sıram bir olmuştu. Bu
okullardan birine atanmayı düşünürken okullar açılmıştı. Atanmamıştım.
Akdoğan’ın tabanı yarık yollarında çarığımı sürümeye devam ediyordum. Bir de
üstüne üstlük benim birinci sırada olduğum bu okullara 20 dolayında geçici
görevlendirme yapılmıştı. Bu kadarı fazlaydı canım. Soluğu, İl Milli Eğitim
Müdürlüğü’nde, atamadan sorumlu müdür yardımcısının yanında aldım. Bekle,
bekle! Atamalar için yoğun çalışma vardı sanırım. Çalışma salonundan, 18.00’de
çıktı. Durumu arz-ı hal eyledim. Yanındaki memura buyurup dosyamı getirtti.
Baktı, durumda terslik yoktu. “Bu okullarda ihtiyaç var mı?” diye sordu.
Gülümsedim. Geçici görevlendirmesi yapılanlarının onayını gösterdim. “İlçe
Milli Eğitim Müdürü telefon etsin, atamayı yapayım.” dedi. İlçe Milli Eğitim
Müdürü’ne söyledim, o da telefon etti. Atamam yapıldı.
Bana “İl mi üsttür, ilçe mi üsttür?” sorusunu sormayın şimdi.
Politikanın yamuk tarafından dem vuruyorum.
Eğirdir Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu’nda, 1 Ekim’de göreve
başladım. Okullar açılalı on beş gün olmuştu. Kızılderililerde “Oturan Boğa”
vardır, bizde “oturan öğretmenlik”. Herkes “çağla, mağla, sınıflara dağıla”
oynarken, huzursuzluk bana kalıyordu ki ikinci kademenin Türkçe dersi boşa
düştü. Branşım değildi ama teklif edildi. Programını inceledim, tamam dedim.
Bir süre sonra İlçe Milli Eğitim Müdürü teftişe geldi. Beğenmiş olacak ki,
ertesi öğretim yılının ortasına kadar devam ettim. Sonra Türkçe dalından atama
geldi.
1996-1997
öğretim yılında grupla yapılacak ödevler hazırlamış ve öğrencilerin kendi
oluşturdukları gruplara dağıtmıştım.
Sekizinci sınıftan bir grubun ödevini saklamıştım.
Ödev
kapağında kendilerinin yaptığı panda resmi, onun altında ödevin konusu,
hazırlayanların adı bulunmaktadır. Resimler ise bu çocuklar tarafından
çekilmiştir. Beş gün boyunca söz konusu ödevi bu köşede bulacaksınız. Ödev
metni İTALİK yazı ile aktarılacaktır.
Konu: Hayvan
Neslinin Tükenmesi
Hazırlayanlar: Tuğba Özdemir, Hatice
Büyükçetin, Şirin Kuş.
Kendini
değerli sayan insan, hayvan neslini korur!
HAYVAN NESLİNİN
TÜKENMESİ
Toplumumuzda
fazla önem verilmemesine rağmen hayvan neslinin tükenmesi, insanların yaşamını
sürdürebilmesi için çok önemli bir etkendir. İnsanların hayvan neslinin
tükenmesine önem vermemeleri, kendilerini tabiatta diğer canlılardan üstün
görmeleri ve tabiatta bulunan diğer canlıları aşırı bir şekilde avlamalarıdır.
Resim1’de görülen tavşanlar eti ve derisi yönüyle en çok avlanan bir hayvan
türüdür. Neslinin tükenmesi, av yasağına uyulmaması, yavru zamanında avlanması,
gece dediğimiz projektör (ışıldak) avı ve bilinçsiz avlanma başlıca etkendir.
(RESİM-1: TAVŞAN) (Foto: Tuğba, Hatice,
Şirin-Eğirdir Hayvan Barınağı’ndan)
Bizim
insanlarımız hayvanları kendilerine hizmet için yaratılmış canlılar olarak
görüyor. Aslına bakarsak gerçekten öyle. Fakat diğer canlılar bize hizmet için
yaratılmış diye bunların neslinin tükenmesine yardım etmek zorunda değiliz.
Meselâ,
kekliği ele alacak olursak eskiden yöremizde çok bulunduğu halde günümüzde
bilinçsizce avlanma nedeniyle neredeyse yok denecek kadar azalan bir kuş
türüdür.
(RESİM-2: KINALI KEKLİK) (Eğirdir Hayvan
Barınağı’ndan çekilmiştir.)
(Foto: Tuğba, Hatice, Şirin)