DEPREMİ BEKLERKEN
Dikkati
çekmek için baştan belirtmek isterim: Bu kadar sert ve kesin bir tek adam
yönetimi veya görüntüsü; Türkiye'nin dünyadaki imajını çökertebilir. Turizm
gelirlerimiz azalır veya kökten kurur. Gülünç ve güvenilemez bir ülke oluruz. Başa
geçenler ve geçmek isteyenler hoşgörülü olmalı.
İstanbul'u
sınıf arkadaşlarımla birlikte on gün önce karış-karış gezmiştik. Her şey
güzeldi; sütbeyazdı. Telaş ve gürültü yoktu. "Topçu kışlasının boş alanı;
şimdiye kadar olduğu gibi insanlarımızın soluklanacağı, ağaçlarla dolu gezi
alanı mı olsun? Yoksa AVM mi?" tartışmasına izin verilmemesi yalnızca
İstanbul'un değil; tüm ülkenin problemi oldu. Yönetenlerin ille de rant
gökdeleni yapma inadı, Türkiye'nin huzurunu yok etti. Eskiden topçu
kışlasıymış. Ağaçlıklı gezi ve nefeslenme alanı olarak halk yararlanıyor.
Ağaçların kesilmesine karşı çıkmak; suç olamaz. Takdir edilmesi gerek.
Eskiden
topçu kışlasıymış. Taksim gezi alanına yapılacak bina; topçu kışlası olarak mı
kullanılacak? Hayır! Daha önce yetkililer, "AVM veya Rezidans olacak"
demişlerdi. İstanbul'daki milyonlarca vatandaş oranın gezi alanı olarak
kalmasını istiyorsa; bu dileği yerine getirmek gerekir. Dünya'daki imajımızı
bozacak sertliklerden kaçınılmalı. Polis memurları aldıkları emri uygulamak
zorunda bırakıldı. Kusur, o yönde kesin emir ve talimatlar verip; polisle halkı
karşı karşıya getirenlerindir. Bazıları her konuda kimseye danışmak veya görüş
almak istemiyor. Hep onların dediği olacakmış... Devlet Planlama Teşkilatı 3.
köprünün güzergahına karşıydı; o görüş de dikkate alınmadı. Yargı yürütmeyi
durdurdu; uymak gerek! Bağımsız yargıya bile hiç tahammülleri yok! Bu ne inat?
Nasıl bir hırs? Ülke nüfusundan çoğunun yaşadığı kenti; nefes alınabilir,
yeşillikler görülebilir vasıfta tutmak gerek! Ama tersi yapılıyor.
Deprem
Dede öldü; "İstanbul ve çevresinde büyük bir deprem beklendiğini"
söyleyip, rant düşkünlerini uyaran kimse kalmadı artık! İstedikleri kadar ve
hatta daha fazla nüfusu Mega kente çekecek ve yaptıkları gökdelenlerdeki
dairelerin fiyatını tavana vurduracak devlet yatırımlarını korkusuzca
sürdürebilirler. Tarihi değeri olan binaları yıkıp yerine trilyonlar
kazanılacak AVM' leri de dikebilirler; başka gökdelenleri de!
Yalnızca
deprem tehlikesi bile, İstanbul çevresine bu kadar çok yatırım yapılmaması için
yeterli bir sebeptir. Aşırı yatırımlar
yeni iş olanakları yaratacağı için, halkımızın önemli çoğunluğu, ekinini
tarlasını bırakarak; beslediği hayvanları satarak, İstanbul çevresine
yerleşmeye mecbur kalacaktır. Hiçbir önlem ve baskı işsiz insanların,
yatırımların iş yarattığı yere gelip yerleşmesini engelleyemez. Değil kendi
insanlarımızın, Asya'dan ve Afrika'dan hatta Avrupa'dan bile gelenlerin; oraya
yerleşmesini engelleyemiyorsunuz. Ataları o toprakları korumak için şehit
düşenleri ve torunlarını; kendi vatanının istediği yerine yerleşmesini ise hiç
engelleyemezsiniz. Yapılacak iş; devletin bütün kaynaklarını aynı riskli
noktaya ve bölgeye gömmemektir. Bugünlerde, tam tersi bir uygulama var. *Üçüncü
boğaz köprüsü, *Üçüncü hava limanı *Yeni bir çakma Boğaziçi ve daha neler,
neler... BU kadar çok kaynağı aynı riskli yere yatırmak doğru mu? Başka
kentlerimizimn ve yerleşim alanlarının hiçbir bayındırlık hizmetine hakkı yok
mu? Tüm ülke kaynakları yatırılarak iş ve istihdam alanlarının yığıldığı mega
kente; tüm ülke halkı gelip yerleşseler yeridir. Böyle bir iç göçü, hiçbir
demokratik nizam engelleyemez. Beklenen depremin Allah göstermesin!
gerçekleşerek tüm ülke servetlerini boşa götürme ihtimali, hiç hesaba
katılmıyor!
*Yeni
bir köprü yapacaksanız Çanakkale Boğazına yapın! Biraz da oralar gelişsin!
İstanbul'un nefes alabileceği azıcık yeşil alanları; tahrip etmemiş olur ve o
günahtan kurtulursunuz. *Üçüncü Havalimanı yapmaktansa; Sabiha Gökçen alanını
genişletin! Hatta Atatürk Hava limanı üç misli daha genişletilebilir. Hem
çevresi boş; Hem de bitişiğindeki Askeri alanla birleştirilebilir. Tüm
yatırımları Trakya yönünde yapmak; orada kapatılmış arazilerin aşırı değer
kazanması sonucunu doğuracaktır. Bazıları, asıl amacın da bu olduğunu
söylüyorlar. İstanbul'a gelenlerden pasaport ve vize isteyeceğinizi
söylemiştiniz. Şimdiki amaç ise; İstanbul nüfusunu dörde-beşe katlamak gibi
görünüyor. Bu kıyamet kalabalığında insanların Taksimde hava alacak bir alanı
muhafaza etmek istemeleri; doğal bir haktır.