MEHMET
AMCA’NIN ANLATTIKLARI
Eğirdir Gölü’nün dününü-bugününü 80 yılı aşkın süredir Eğirdir’de göl
kıyısında yaşayan Mehmet amcaya sordum;
Mehmet Amca derin bir of çektikten sonra “….göl bizim her şeyimizdi
hocam, sabah kalkar göle bakar, gölü görmeden içim rahat etmezdi… göle
bakardım… ona göre giyinir, işimi ona göre düzenlerdim… hava nasıl, ilaç atılır
mı, balık olur mu, su sorunumuz yoktu, rüzgarı başka nemi bir başkaydı, rüzgarı
kokmazdı, su derdi yoktu… şimdi iç içe bilirsen suyunu….. ye yiyebilirsen bulabilirsen balığını… Eskiden
sokaklar evdeki pişen balıkların kokusundan geçilmezdi… Şimdi nerde o
gavinneler… Balık avlamak bizim sağlığımıza iyi gelirdi… “ATIVE ÇEKİVE
GAVVİNNELER ÜZÜM SALKIMI MÜBAREK….”
Ne
oldu göle; Ne olmadığı Hocam, gabahatın büyüğü bizde sahip çıkmadık, “allahın
gölü” biter mi dedik… “büyüklerimiz”
bilir dedik, iyi şeyler olacak dediler,
gölden çok para kazanacaksınız
dediler ak balığı (dişli-sudak) attılar göle, yiyemedik, sonra alıştık, dişli-böcek (kerevit) bollaştı,..... gölde
tekne kaynıyordu, çok kısa sürdü bu
bolluk, balık bitti, gölde ot çoğaldı su koktu...
Balıklar
yok oldu, merak etmeyin, hem sazan diye,
hem de gölün otunu temizleyecek balık
diye takozu (Çin-Çim- İsrail sazanı) atılar göle*** ...takoz balık otu
yiyeceğine otu biçti, gölde ot depreşti, balık yerine ot çıkmakta ağlardan,
takozda bizim çapak değil yenmiyor....
Gavinneler
varken sinek yoktu, şimdi ise -yazın
gözümüzü, camımızı açamıyoruz sinekten.... kokudan... Torunlara “içimiz
sızlayarak, sıkılarak” Eğirdin Gölü’nün çapaklarını, sırazlarını,
kavinnelerini, sandal sefalarımızı masal gibi
anlatıyoruz. Peki ne oldu dediklerinde ise.... gözüm yaşarıyor, boğazım
düğümcük leniyor.... yutkunuyorum... sen büyüyünce memleketine sahip çık Mehmet
diyorum… göl bizim her şeyimizdi...
Ya
yöneticiler diyorum…..lafdan, partisinden çok memleketlerini, gölü düşünselerdi
göl bu hale gelir miydi….Elin ga…bu göl bizde olsa diyor….**Ne yapardın
diyorum… sizin…. Yapmazdım diyor… Durum ortada haklısın demekten başka….***
Laf çok siyasilerde, hani göl hazinemizdi…. Göl namusumuzdu… Göz
bebeğimizdi… Geçsinler bunları, hazineyi
, balıkları, gölü… kim nasıl tüketti, böyle hazinemi olur, gölü kim kirletti, dilberim gölün
evvelini bilmesek gandıracaklar - yutturacaklar, göle temiz
demek için “ vicdan ister, gölü bu hale getiren belli de… Eğirdiri değil
cüzdanını düşünenler yok etti gölü”... çok şeyleri kaybettik ve bizde seyrettik
Erol hocam...ah...nasıl...inandık malum şahıslara...siyasilere, siyasiler de
değişti göl gibi... geçsinler bunları
hocam, kimse kimseyi kandırmasın, göl burada, hali, kokusu ortada, derdine
nasıl derman oldular, gören duyan söylesin, göl elden gitti, bizim
suçumuz-günahımız çok sahip çıkmadık göle... birilerinin düzeltmesini bekledik...
anlatacak şey çok gabahat bizim. Göle bir şey olmaz dediler dedik ama göle çok
şeyler oldu…suç bizim…bakacak yüzüm yok göle…. sende boşuna nefesini tüketme
diye cem ammaaa… senden de……hocam...”
Diyecek çok şeylerimiz olmalı… Göl bizim, göl bize miras, emanet yeter
ki gölü siyasete malzeme yapmayalım, var olan çözüm yollarına inanalım,
girişimde bulunalım, göl ile ilgili söyle çek sözlerimiz olsun, bu nedenle
sivil toplum çalışmalarına güç verelim…
EĞİRDİR GÖLÜNÜ KURTAR 23 ŞUBAT –İSTANBUL - EĞİRDİR GÖLÜ İÇİN YENİ BİR
BAŞLANGIÇ-GÜÇ OLSUN…