GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİ
Eskiden Eğirdir'e giden
köylülerimiz "bugün şehre gittim geldim..." gibi bir söylemle
Eğirdir'in şehir olduğunu kabul ederlerdi.
Ancak yıllar geçtikçe bu söylemler kaybolup gitti. İnsanlarımız sadece
Eğirdir'i görmek ve ihtiyaçlarını Eğirdir'den karşılamak gibi sınırlı bir
dünyanın ötesindeki bir yargı değildi bu.
Çünkü bunu söyleyenlerin arasında İstanbul, İzmir, Ankara gibi yerlerde
en azından askerlik yapmış insanlar vardı.
İşte can alıcı soru :" Eğirdir'i
insanlarımızın gözünde şehir olma markasından uzaklaştıran neydi?"
Takvim yapraklarındaki
1960-1970 yıllarında gördüğüm Eğirdir'in iki adalı hali yanında "eşek
garajı ve kalaycılar, eski sanayi gibi..." görüntüler miydi Eğirdir'i
şehir yapan?
Yoksa basit ev ve
mimari miydi?
Sadece Eğirdir Kalesi
miydi?
Pınar Pazarı mıydı?
Eğirdir'in görece daha
kalabalık nüfusu muydu onu şehir yapan?
Birçok soru
sorabilirsiniz ama karşılığı ne bunlardan birisi ne de hepsidir...
Eğer şehir kavramını
iyi anlarsak Eğirdir'in eskiden neden şehir olarak anıldığını daha iyi
anlayabiliriz. Daha önce birçok ortamda
ifade ettiğim gibi bir yere kaymakam veya vali atamakla orayı sadece ilçe veya
il yapabilirsiniz ama asla şehir veya kent yapamazsınız. Şehir kavramının içinde sosyal yaşam,
kültürel etkinlikler, sanat gibi hissedilir olgular bulunmalıdır.
Öyleyse bir daha
bakalım eski Eğirdir'e...
Pınar Pazarından
başlayalım...
Çayırlar üzerine doğal
ürünler serilmiş ve satılıyor...
Dünyanın hiç bir yerinde yok böyle bir pazar... Şıngırdaklı su ve şerbet satıcılar... Destan dediğimiz bir sayfaya basılı şiirsel
olaylar ve ağıtlar... Sonra çayır
üzerinde yağlı güreşler... Sırf bunları
görebilmek için dünyanın dört bucağından kopup gelen turistler... Bu manzara 1200'lü yıllardan beri
böyleydi... Şimdi bunların hiçbirisi
yok.
Eğirdir Merkeze
gelelim...
Yine Perşembe pazarı ve
şıngırdaklı su satıcıları, destan okuyucular, kalaycılara gelen insanlar
demircilerin şarkı gibi ritim tutturdukları sesler... Turistler neredeyse pazara gelen insanlarla
eşit sayıda... Herkesin dilinde
"turistler için ilave otel falan yapmak lazım..." sözleri
dolaşıyor... İlerleyen yıllarda sinema ve lunapark...
Eğirdir Gölünün
görüntüsüne bakalım...
Bırakın oltayı
sepetlerle balık çeken balıkçılar...
Teknelerdeki pilli radyodan gelen nağmeler... Kıyıdan balıkçıya el sallamalar... Tekne kiralayıp kürek çeken köylülerimiz,
Ispartalılar, Yalvaçlılar hatta Akşehirliler...
Kimler yoktu ki?
Plaj bölgesine
gelelim...
Hafta sonunda
Isparta'dan akın akın gelen insanlar...
Turistlerle birlikte göl kıyısında insanların birlikteliği... Tabii bir süre sonra göçlerle gelen
insanların turistlere verdiği rahatsızlık... İşte bir anda kabus gibi değişen
sosyal doku...
Ne olur geriye iyi
bakalım... Eski Eğirdir'i iyi
okuyalım...
Birilerini, köylüleri
falan suçlamayalım... Köylülerimiz de şehrin bir parçasıydı ve onlar olmadan bu
manzara eksik kalırdı.
SONRADAN EĞİRDİRE GELEN
ÜNİVERSİTE BÖLÜMLERİ BİLE EĞİRDİR'İ ŞEHİR YAPMAYA YETMEDİYSE... BU İŞTE BİR DEĞİL BİRÇOK YANLIŞLIKLAR VAR
DEMEKTİR.
İşte bu nedenle diyorum
ki...
Size dokunmama izin
verin... Taaa... Tarihlerin
derinliklerinde olduğu gibi Eğirdir'i bölgenin başkenti yapayım. Kısır çekişmelere ve kirli siyasete son
vereyim.