GABİ İLE HABİ
SEÇİM
ARİFESİNDE
Gabi: Ey Amerikan Milleti!
Habi: Günaydın, Gabi.
Gabi: Gözün aydın!
Habi: Ne aydını, bir muştun mu var?
Gabi: Sayısız devrim saydın!
Habi: Çitten atlayan kuzuları saydım!
Gabi: Geldiğini fark etmemiştim, hoş geldin
Habi.
Habi: Doksan saat oldu şuraya dikileli.
Gabi: Hazırlanıyorum da…
Habi: Neye hazırlanıyorsun?
Gabi: Seçime hazırlanıyorum.
Habi: ABD’ye mi başkan olacaksın?
Gabi: Ey Alman Milleti!
Habi: Yahu etme, eyleme bunu bana!
Gabi: Ey Fransız Milleti!
Habi: Cık, cık, cık… Cacık koyma ortaya.
Gabi: Ey İngiliz Milleti! Ey Rus Milleti!
Habi: Ya sabır!!! Neyin seçimine
hazırlanıyorsun, bre Gabi?
Gabi: Memleket seçimine…
Habi: O zaman…
Gabi: Yeşil ördek gibi daldım göllere. Sen
düşürdün beni dilden dillere.
Habi: Türkü okuma bana.
Gabi: Ey Türk Milleti!
Habi: Olmaz.
Gabi: Ey Kürt Milleti! Ey Laz Milleti! Ey
Gürcü Milleti! Ey Rum Milleti! Ey Roman Milleti!
Habi: “Olmaz, olmaz, bu iş olamaz.”
Gabi: “Olmaz, olmaz deme. Olmaz, olmaz.”
Habi: “Hiç yalvarma bu iş olamaz.”
Gabi: Ey Yetmiş Altı Milyon Milleti!
Habi: Oldu da bitti maşallah! Nazar değmez
inşallah!
Gabi: Tepme kapına gelen kısmeti!
Habi: Ey Dünya vatandaşı! Huy olmuş sende,
bilmemek nimeti!
Gabi: “Yürümekle aşınmaz yollar!”
“Medeniyettir otoyollar!” Haydi, bana bol keseden oylar!
BİR KISSA:
Memleketin
birinde halk, sultanın (padişahın) yüzünün domuza benzediğinden bahseder olmuş.
Gammaz harekete geçmiş. Ulaştırmış haberi sultana. Mühür sultandaymış. Ferman
ise zaten ondaymış. Hemen buyurmuş: “Bundan kelli memlekette zinhar DOMUZ
denilmeye!”
Köylü
Mehmet’in işi çiftmiş, çubukmuş. Mehmet’in ala öküzü iyiymiş ama sarı öküzü de
ilginçmiş. Mehmet sarı öküze sıkça öfkelenirmiş. Öfkelendiğinde de, “Ha, domuz
ha!” diye söylenirmiş. Bir güz günü tarlasını sürüyormuş. Tarlanın kıyısı çalı,
orman ile çevriliymiş. Mehmet, döneğin başına gelmiş. Sarı öküz, sürtünmek için ala öküzü de
çalılara çekmeye başlamış. Bu sırada zelvesini kırmış. Mehmet, sarı öküze yine
öfkelenmiş. Ardından eklemiş: “Ormana girişin de o… Zelveyi kırışın da o…
Vallahi osun işte!”