Kesici:
“SON KIRK YILDA KIRKA YAKIN GÖL KURUDU!!!!”
SONUÇ;
“KURAKLIK KAPIMIZI ÇALIYOR”…
-2 Şubat
Dünya Sulak Alanlar Günü –
DOĞAL OLAN-DOĞA “PARAYLA SATILMIYOR
Kİ” ALSAK!!!
Su; yerkürede her zaman
tasarruflu kullanılması gereken, fabrikalarda üretilemeyen, en temel doğal
kaynaktır. “Dünya’ya 200milyon yıl hâkim
olan, dinozorların içtiği suları
içmekteyiz” B.Kingsolver
TTKD
Bilim Danışmanı SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.
Erol KESİCİ, 2 Şubat Dünya sulak Alanlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada
şunları söyledi;
“Sulak
alan yoksa su ve gıda yok. Yaşam da yok…
Ekosistem
denilince akla ilk önce su kaynakları gelmektedir. Doğal ortamlarda bitki ve
hayvanların tür ve sayısının çok olması o doğal kaynağın zenginliğinin
göstergesidir. Bu da; tüm canlıların su, toprak ve hava gibi yaşamsal
kaynaklarının kalitesinin göstergesidir.
Bitmez-tükenmez
bir kaynak olarak görülen-sanılan sulak
alanlardan 40’a yakın göl (yaklaşık bir milyon altı yüz bin hektar) ülkemizde yanlış-bilim dışı su yönetimi sonucunda kurudu, onlarcası da
kurumayla karşı karşıya olup, artık
göllerin geri dönüşümü olanaksızdır….
Doğal
zenginliklerimizin, kültürel değerlerimizin, yaşamın, canlılığın kaynağı olan
sulak alanlar canlıların yaşamını sürdürülebilirliği için gerekli olan
biyolojik çeşitlilik kaynaklarımızdır.
Sulak
alanlar insan yaşantısı için ekonomik, kültürel, bilimsel ve reaktif değeri
olan mekânlardır. Dolayısıyla insanlar canlılarla sulak alanlarla iç içedir.
Bulundukları bölgenin su rejimini dengelemede işlev ve katkılar sağlayan sulak
alanalar içtiğimiz, tarımda, endüstride kullandığımız suyun tek doğal,
masrafsız fabrikalarıdır ve bulundukları yörenin iklimini de düzenlerler.
SULAK
ALANLAR YAŞAM ALANLARIDIR – DOĞURGANDIR - BU ALANLARA SAHİP ÇIKMAKTA GEÇ
KALINDI - KALINMAKTA
Su
hayattır, yaşamdır, sulak alanlar “yaşamın anasıdır”, geleceği tehlikeye atmamak,
kuraklığın kapımızı çalmaması için, istenmeyen sonuçlarla karşılaşmadan
önlemler alınmalı, bu da doğaya akılcı- bilimsel yaklaşımla olur.
Suyun
yatağını işgal edersen, dereleri çayları kurutur, yönlerini insan isteğine göre
yaparsan, dere yatağına yerleşirsen su yatağını bırakmaz. Su baskınlarının
nedeni; küresel ısınma diyerek, işin içinden çıkılamaz… Çünkü bu yerler
önceleri ova değil sulak alandı. Bu olanlar; doğanın değil insanın oluşturduğu
felakettir…
İşte
su raporları; Türkiye’de Su Tüketimi:
Başta DSİ olmak üzere su kaynakları yönetiminden sorumlu olan kamu kurum ve
kuruluşlarının geliştirdikleri projeler sonucunda çeşitli amaçlara yönelik su
tüketimi 45milyar m3’e ulaşmıştır. Bu suyun %75(35 milyar) Tarımsal Sulama, %15
(6 milyar)* içme-kullanma suyu %
10(4milyar) ise endüstri suyu ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılmaktadır. İçme kullanma suyunda kayıp; 1. 8milyar m³
*Tarımsal sulamada kayıp; 22.5 milyar m³
Sulak
alanların şimdiki nesillere azami ve devamlı yararlar sunabilecekleri ve aynı
zamanda, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını ve özlemlerini karşılayabilme
potansiyellerini devam ettirebilecek şekilde koruma ve kullanılması gerekir/di.
Son
söz Eşme kayalı Mehmet amca da: “Bir memleketin suyu olmazsa o memleket olmaz…
Buraya baraj yapacağız diye ellemeselerdi suyumuz duracaktı. Şimdi su bitti bu
gidişte hayatta biter. Su kurudu cildimiz kurudu, bakın. Su rutubet yapıyordu
cildimizde iyiydi. Orta Asya’dan susuzluktan gelmişiz diye okutuldu. Şimdi gene
susuz kaldık. Nereye gideceğiz bilmiyorum…”
DOĞAL
ZENGİNLİKLERİMİZİN BİR PARÇASI OLAN SULAK ALANLARIMIZIN İŞLEVLERİ;
-
BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK KAYNAKLARIDIRLAR
-
YER ALTI SULARININ BESLENMESİNİ - FIRTINADAN KORUNMA-TAŞKIN KONTROLÜ SAĞLARLAR
-
SEDİMAN VE BESİN DEPOLAMA, SU ARITMAYI DÜZENLERLER
-
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN KONTROLÜ DÜZENLERLER- KIYI ÇİZGİSİNİN SABİTLENMESİ - SULAK ALAN ÜRÜNLERİ- DİNLENME–
TURİZM-TARİHİ- KÜLTÜREL DEĞERLER
bunları insanların para harcamasına gerek kalmadan
yapıyordu, ŞİMDİ BUNLARIN BİRÇOĞU İÇİN PARA ÖDEMEKTEYİZ AMA!!!!????? DOĞA , DOĞAL OLAN “PARAYLA SATILMIYORKİ”
ALSAK!!!”