ASYA’YI İHMAL ETMEYELİM
Batı
teknolojileriyle kalkınmak, idealimizdi. Büyük Atatürk'ün gösterdiği yol da,
buydu. Fakat uzak ve Yakın Asya ile de ilişkilerimizi de çoğaltmak
gerekir. Atatürk o yönde de adım
atmıştı; kaderimiz iyi değilmiş; ecel onu erken aldı.
Büyük
Ata, Birleşmiş Milletlerin o günkü versiyonu olan CEMMİYETİ AKVAMA başvurmak
için; "Oradan davet gelmesi gerektiğini!" söyledi. Ancak davet
edildikten sonra başvurdu. Hiç bekletilmeden üye yapıldık. Kapılarda
süründürüp, küçük düşürmedi ülkemizi! Şimdikiler ise; "Batıcı olacağız.
Avrupa Birliğine gireceğiz!" diye Sömürgecilerin ve Sevr dayatmacılarının
kulu kurbanı yaptılar ülkemizi! Avrupa Birliği hayaliyle, hapsedildiğimiz
Gümrük Birliği, dış ticarette yüz milyarlarca dolar zarar etmemize yol açtı.
İnatla kapılarında bekleyip, Gümrük Birliği'nde iflasa doğru sürüklüyorlar
yoksul halkımızı. Her üye devlete; hatta Güney Kıbrıs ile başka minik ada devletlerine
bile veto hakkı verildiği için; bizim Avrupa Birliğine girebilmemizin hiçbir
olasılığı yoktur!
Avrupa
Birliğinden başka nice güçlü mali ve politik yapılar var. Evet ihracatımızın
büyük bir kısmı, Avrupa ülkelerine satılan ürünlerimizdir. İhracatımızı oraya
gene yapalım. Fakat Asya'daki ülkelerle de ticaretimizi ve dostluğumuzu
geliştirelim. Rusya sonsuz kaynaklara sahip. Çin zaten çok ilerideydi.
Hindistan, Pakistan ve Bengaldeş bile, ihracat devi oldular. Özellikle
kardeşimiz olan Türk devletlerinin birçoğu iyice gelişip zenginleştiler.
Onlarla canlı ilişkiler kurup el ele verelim. Biz de yararlanalım; onlar da
güçlensinler.
*Kazakistan
çok-çok geniş bir ülkeye sahip! O sonsuz toprakların altı, petrol yataklarıyla
dolu! Fakat nüfusu yalnızca 17 milyon! Az nüfuslu bir kardeş ülke, savunma
zafiyeti çeker. Rusya ve Çin gibi dünya devi ülkelere tavizler vermesi ise;
kaçınılamaz hale gelir. Kazakistan'ın Petrol kaynaklarından Rusya ve Çin
yararlanıyor. Çünkü petrolü onlar çıkarıyor. Bizim de kamusal ve özel yabancı
şirketlerden daha güçlü birkaç, hatta birçok
petrol arama ve çıkarma şirketlerimiz olsa; oralardaki petrolü çıkarıp
kendimiz de yararlanırız; onlara da faydamız dokunur.
*Türkmenistan
toprakları ise, doğalgazla dolu! Gaz o kadar bol ki; ısınmak bedava!
*Azerbaycan'a
1989'da gittiğimizde; para birimi olan Manat'ın değeri neredeyse sıfıra
yakındı. Rahmetli Haydar Aliyev, kardeş ülkenin kötü talihini iyiye çevirdi.
Bugün ise bir Manat, bir Avro'ya eşit.
*Yakutlar
da Türk! Dilleri Türkçenin bir lehçesi. Nerdeyse Sibirya topraklarının tümü,
Yakut ülkesidir. Yer altı ve yer üstü
servetlerde, düşünülemeyecek kadar zengin.
*Balkanlardaki
ve Avrupa'daki milyonlarca Türk'e hiç el uzatamadık. Gökoğuz=Gagavuz yeri (Türk
yeri) ve Komrat'ı bilenimiz bile pek az.
*Avustralya
kıtasında ise, bizden ve diğer kardeş Türk ülkelerinden giderek yerleşenler önemli sayılara ulaştı. Onlara güç verip dil,
inanç ve kültürlerini unutmamalarını sağlamak bizim ve devletimizin
görevidir.
*Kökenlerimizin
aynı olduğu Amerika kıtasının yerlileriyle ilgilenmek; bambaşka ufuklar
açabilir.
Türk
kökenli kardeş ülkelerle ve komşularımızla ekonomik ve kültürel işbirlikleri
kurup kaynaşmamız çok gerekli! Başarılırsa her yönden bize de, onlara da
yararlı olur. Dünyadaki bütün Türklerle ekonomik ve siyasi birlikler kurmamız
şarttır. İşbirliğimiz artıp başarılı sonuçlara ulaşınca; para birliğini de
sağlamamız mümkün olabilir. O para, dünyanın en değerli parası ve en güvenilen
dövizi olur. Çünkü bugün döviz sayılan Dolar ve Euro'nun karşılığı yoktur.
Karşılıksız bastıkları parayı; savaş tehdidiyle ve başka dolaplar çevirerek;
tüm dünya halklarına zorla kabul ettiriyorlar. Dünya Türkleri birleşip tek
paraya geçseler; asıl döviz bizim paramız olur.