YEREL SEÇİMDEMERKEZİ HÜKÜMETE İLİŞKİN
DEĞERLENDİRMELER
Yerel
seçimler esnasında genellikle genel siyasetten uzak durmaya özen gösteriyorum
ama halkımız mutlaka bir değerlendirme yapmamı istiyorlar. Kendilerine şunu ifade ediyorum.
"-
Arkadaşlar ben Ankara'ya milletvekili olarak gitmeyeceğim. Verdiğim sözleri
yapıp yapamadığımı bana hergün soracaksınız.
Yüzyüze bakacağız. Ben şimdi
hükümete veya başka partilere yüklenerek sizden oy istesem bu iş kolay. Ama siz kaybedersiniz. Ben size herhangi bir söz vermeden diğer
adaylara göre kişisel üstünlüklerimi sayar bir de üstüne hükümetin durumunu
ekledim mi bayağı mesafe alırım. Ama ben
bunu yapmak istemiyorum. Ben Eğirdir
için yapılabileceklerin detaylı olarak tartışıldığı yüksek kaliteli bir
tartışma ve siyaset ortamını tercih ediyorum..."
Ama
nafile... Halkımız mutlaka değerlendirme
yapmamı istiyor. Ben de
değerlendirmelerimi gözlemlerimle aktarmak istiyorum. Eksikliklerim varsa lütfen tamamlayın ve
arkadaşlarınızla paylaşın.
HÜKÜMET
VE KRİZ
Aslında
bazı haberleri taksici ve şoförler daha iyi takip ediyor. Bir köşede müşterilerinin ve arkadaşlarının
konuşmalarını aktarıyor.
"Abi
eskiden AKP'ye kim oy verdi diye sorduğumuzda 10 kişiden iki kişi ben verdim
demiyor veya diyemiyordu. Sonra 2012 yılında bu işler açığa çıkmaya
başladı. Anladık ki en yakın
arkadaşlarımız oy vermişler. Bu sene gezi olayları ve son yolsuzluk olayları
esnasında da bir suskunluk vardı. Fakat
yeni yeni AKP'ye küfretmeye başlayanlar oluyor... En çok da yardım alanlar bağırmaya
başladı..."
Eczacılar
farklı bir
açıdan konuya giriyor...
"İnsanlar
hastaneden eczaneye gelince şok oluyorlar. Çalışanlar muayene ücretini peşin
ödemek zorunda. Bazen ceplerinde para
bulunmuyor. bakkal gibi yazıyor, idare
ediyoruz... Bir de bakıma muhtaç
insanlara verilen yardımlar kesilmiş...
Herhalde ayakkabı kutularından bazıları bu işlerde kullanılmış... Şimdilerde makarna, bulgur, kömür yardımları
kesildi galiba... Şimdilerde seçimlerde
dağıtılan erzakların parasının nerelerden geldiğini anlar olduk... Meğer kara paraymış... Tabii ya...
Onun için birisi çıkıp ne olmuş yani ben öderim diyebiliyor... Başbakan hırsızlık yapmışsa mutlaka hayırlı
bir nedeni vardır diye düşünen çıkar çevresi var bu ülkede."
Büyük
bir çiftlik sahibi olan akrabam İsmet (Ahmet) OKUTAN bir değerlendirme yapıyor;
"Bu
kriz bizim işimize yaradı. Çünkü artık
hükümet ithal etçileri kapıda tutamayacak.
Euro ve dolar yükseldikçe ithalatçılar yandı... Ama ben çiftliği elden çıkarıyorum. Çünkü
ufukta en ufak bir umut kalmadı hayvancılık adına... Bittik...
Bittik..."
Devam etmiyor ama ben anlıyorum. Yem, saman ve kuraklık gibi diğer nedenler
değildi onun derdi... Ama o da ne...
"Akrabam
ben bu adama valiliği işaret edip artık Ankara'ya gelmeyeceksiniz dediği zaman
destek ve oy verdim... Bak şu
halime... Oy veren ellerimi kesesim
geliyor..."
Sonra üniversite öğretim görevlileri bir
değerlendirme yapıyor...
"Kim
ne derse desin artık AKP Türkiye'nin dünyadaki olumlu imajını silmiştir. Bölgesinde kendi başına bir sorun haline
gelmiştir. Bakın Irak gibi egemen bir
devlet sizi akaryakıt kaçakçılığı ile suçlayarak uluslararası mahkemelere
gidiyor... Halkın haberi yok. Medya suskun.
ABD ve bütün dünya İran ile çatışmacı
politikalarını terk ettiler. Suriye'de
AB-D, ÇHC ve Rusya Federasyonu ortak hareket ediyorlar. Ama Türkiye marjinal bir tutum
sergiliyor. Yalnız kaldığı yetmediği
gibi El Kaide örgütü ile işbirliği yapan bir ülke durumuna düşüyorsunuz...
Aslında
eski Başbakanlardan Turgut ÖZAL'ın seçim öncesi zam yapacak kadar enayi miyim
gafının yüz mislini RTE yaptı ama bunu halka anlatacak aydınlar baskı
altında. Bakın döviz neredeyse yüzde 40
arttı ve artmaya devam ediyor. Ama
iktisatçılar rakamlarla yorum yapamaz durumdalar... Sadece seyrediyoruz...
Bu
arada ihracatçılar sayesinde hükümet ömrünü uzatabilir..."
Bir
itiraz geliyor...
"Hocam
siz sosyoloji diye bir bilimden nasip almadınız herhalde... Kırsal kesimde hükümet idare edebilir. Ama bakın gezi olayları ile şehirlerde
başlayan huzursuzluk yeniden başlarsa kitlesel çatışmalar da gündeme
gelir... Açlık şehirlerde daha acılı bir
sorundur. Önce suç artar senin
sanayicinin canı yanmaya başladı mı iş biter..."
Kısacası hükümetin kahve falında sorunların
kendiliğinden çözümü falan görünmüyor.
Görünen o ki başbakanın çevresindeki çıkar yumağı her diktatörde -
kendisi zaten farkında bile değil-
olduğu gibi onun gözlerini körleştiriyor... Keşke kafasına taş düşse de
gözleri açılıverse... Olan vatandaşa
oluyor çünkü... Başbakan bu işi tadında
bırakmaz ve erken seçime gitmezse memlekete ve millete gerçekten yazık olacak.