GÜLBUDAK SOĞUK HAVA DEPOSU ŞİRKETİ-23-

eğirdir haber,akın gazetesi,egirdir haberler,son dakika,GÜLBUDAK SOĞUK HAVA DEPOSU ŞİRKETİ-23-
Haberin Tarihi: 10.12.2013 10:49:00 - Okunma Sayısı:3242 defa okundu.

GÜLBUDAK SOĞUK HAVA DEPOSU ŞİRKETİ-23-

 

 

GÜLBUDAK’TA MEYVECİLİK VE FİDANCILIK

            Gülbudak, bu kez de tüketim ve pazarlamanın yanı sıra üretim alanına el atmayı hedeflerinin arasına almayı düşündü. Çünkü elmayı hep üreticiden karşılıyordu. Üreticinin malını depolara koyup onlara satma imkanı sunarken kendisi de elma ticaretine girmeyi amaçladı. Bu işi dar alanda zaten yapıyordu. Üreticiden beş yüz tona yakın bir elmayı satın alıyor ve bunları modern ambalajlama ile iç ve dış piyasaya satıyordu.

            Bu işleri yapan Gülbudak, neden kendisi elma bahçeleri kurmasın? Kurabilirdi kuşkusuz. Bu konuda hem bilgi birikimi hem alt yapısı vardı. Önemli olan verimli ve sulak araziler bulup elma bahçesi kurmaktı. Kendi ürününü kendisi yetiştirecekti. Bir bakıma modern elmacılık anlayışına öncülük etmek istiyordu.

            Elma bahçesi kurmak öyle zor bir iş değildi. Birinci derecede önemli olan kaliteli fidandı. Peki fidanlar nereden bulunacaktı?

            “Arayan belasını da bulur Mevlası’nı da!...” dememişler mi? Arazi, Hoyran Gölü’nün kuzeyinde Gökçeali köyü civarındaki yedi yüz dekarlık alan Gülbudak kayıtlarına geçti. Bu arazi hem bodur elma bahçesi olacak hem fidan üretim merkezi olacaktı. Bu demekti ki Gülbudak elma üreticiliği yanında modern fidancılık da yaparak bunları iç tüketim pazarlarına sunacaktı.

            Bu amaçla İtalya, Fransa ve Hollanda’nın modern bodur elma bahçeleri incelendi. Bu ülkelerden iki yüz dönümlük bodur elma fidanları alındı. Bunların yanında damızlık bodur elma anaçları da alındı. Amaç beş yüz dönümlük bir alanda kaliteli elma üretmekti. Böylece Gülbudak elma üreticisi de olmayı hedefleri arasına almıştı.

Üreten ve ürettiğini

pazarlayan kazanır

            Burada gözden kaçırılmaması gereken bir husus vardı. O da anaç ve bodur elma fidanlarının ithal edilmesiydi. Dışarıdan getirilen bu fidanlar toplam olarak değerlendirildiğinde büyük maliyetleri buluyordu. Bu durumdan kurtulmak için fidanı da burada üretmek doğru olacaktı. Bu yüzden Gülbudak, fidancılık yapmaya da karar verdi. Aslında bu, hem Gülbudak’ın hem Eğirdir’in bir ihtiyacı idi. Sonuçta Gülbudak, depoculuk içinde ilk kez anaç ithal edip bodur elmacılığı dışa bağımlılıktan kurtarma çabasını güderek fidancılık üretimini başlatan ve bunda da başarılı olan bir şirkettir.

ANAÇ ÜRETİMİ VE

ANAÇTAN FİDAN ÜRETİMİ

            Gülbudak kurulduğundan beri hep kendini aşmaya çalışan bir kuruluş olma özelliğini sürdürdü. Daha önce de söyledik. Gülbudak’ın amaçlarından biri de kendi elmasını kendisinin üretmesiydi. O önceleri 2000(iki bin) dönümde ürettiği elmaların hepsini birinci sınıf elma olarak üretmişti. Bunları marketler zincirine güvenli bir şekilde satmış ve sonuçta marketler zincirinde güvenli firma olarak ün yapmıştı. Ne var ki talep her yıl katlanarak arttığı için kendi ürettiğinin dışında Eğirdir ve Gelendost üreticisinin elmasını alarak talepleri karşılamaya çalıştı.

            Her konuda güveni korumak kadar zor bir olgu yoktur.

            Gülbudak içinde bulunduğu durumu korumanın yanında yükselmeyi de hedef edinen bir anlayışa sahipti. Amaç da ileri gitmek değil miydi? Öyleyse kaliteli elmayı yetiştirmek önemliydi. Bu işi kendi yapmaya karar verdi. Bunun için de iyi fidan bulmak gerekiyordu. Peki iyi fidan nereden bulunacaktı? Avrupa’dan… Bu amaçla İtaya, Hollanda ve Almanya araştırıldı ve istenilen fidanlar bulundu. Ancak yalnızca fidan istenileni tam karşılamıyordu. Arazilere yeni fidanlar dikmek gerektiğinde yine İtalya, Hollanda ve Almanya yolculuğu mu yapmak gerekiyordu? Ayrıca her bir yeni fidanın maliyeti çok yüksekti. Tanesi üç buçuk veya dört Euro’ya geliyordu. Toplamda maliyetlerin yüksek olması Gülbudak’ı yıldırmadı. Fakat her sene fidan alıp yeni maliyetler yüklenmektense damızlık klonlu bodur anaç fidanlardan yeni fidanlar üretmek kendi yağında kavrulmak anlamındaydı. Zira Gülbudak, 5500( beş bin beş yüz) dönümlük bir araziye sahipti. Hoyran’ın kuzeyinde ve Büyük Kabaca’da Bozdurmuş dağlarındaki  arazilere fidan dikerek elma yetiştirmek kolay değildi. Bu kadar geniş araziye yetecek fidanı bu yüzden damızlık klonlu bodur anaçlardan elde etmek mümkündü. Zira yurt dışından getirilecek her fidana ödenecek para Gülbudak’ın masrafının artması demekti ki bu da Gülbudak’ın gelişmesine engel oluşturan bir durumdu.

            Ayrıca bu yolla üretilecek yeni fidanlar Eğirdir, Gelendost ve Isparta dışı üreticilerine de ulaştırılarak kaliteli elma üretimi yapılmalıydı. Özellikle Boğazova ve Gelendost gibi kaliteli elmaların yetiştirildiği bölgelerde ağaçlar yaşlanmıştı ekonomik değerlerini yitirmişti. Dolayısıyla verim ve kalite düşüklüğü devreye girmişti. Onların tazelenmesi gerekiyordu. Şayet ağaçlar yenilenecekse bu da Avrupa’nın ürettiği kalitede olmalıydı. Damızlık klonlu anaç fidanlardan yetiştirilen fidanlar bu yüzden önemliydi. Dolayısıyla ülke insanı kaliteli elma yerken dışa açılmak için de elmanın marka olması önemliydi.

            Sonuçta Gülbudak klonal bodur yarı bodur elma başta olmak üzere elma dışında diğer fidanları önce bölgeye daha sonra tüm Türkiye meyveciliğine sundu. Böylece Gülbudak, modern elmacılıkta ve fidancılıkta öncü bir kuruluş olduğunu gösterdi.

            devam edecek

 

Bu Haberi Paylaş



Yorum Yap