ATATÜRK VE CELAL BAYAR
Celal
Bayar kim? Celal Bayar (1883-1986) özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nde önemli
görevler üstlenmiş; 1950’li yıllarda Cumhuriyet Partisi’nden ayrılarak Adnan
Menderes ve Fatin Rüştü Zorlu ile Demokrat Partiyi kurarak 1960 yılına değin
iktidarda kalmış ve en son cumhurbaşkanı (1950 ve 1960 arası) olarak görev
yapmış ve 1960 Askeri Darbe ile görevden uzaklaştırılmış biridir.
Atatürk’ün
yakın arkadaşlarından biri olup genç Türkiye Cumhuriyeti’nin İş Bankası
kurucusudur.
Aşağıdaki
sözler kendisine aittir.
“Bugün
de kanaatim budur. Atatürk’ün dehası, parçalara bölünmüş millî iradeyi bir
bütün haline getirmesinde parlar.”
“Mustafa
Kemal Paşa, bir savaş tanrısı idi. Atatürk büyük bir devlet adamı ve devlet
kurucusudur. Minnetimizin kucağında nur içinde yat Atatürk’üm.”
“Atatürk
belki Türkiye’de cumhuriyeti ilk düşünen insan değildi ama en büyük
cumhuriyetçiydi.”
“Atatürk
derin nezaketli bir insandır. Çok yakın arkadaşlarını bile giyinmeden, traş
olmadan karşılamazdı.”
Atatürk, hayran olduğum, emrinde olmakla
iftihar ettiğim, hudutsuz sevdiğim bir insandır.”
“Bir
şimşeği elimde tutmak, Atatürk’ü elimde tutmaktan daha kolaydı.”
“Ölüm
döşeğindeydi. Sağ eli yorganın dışındaydı. Hastalıktan büsbütün incelmiş elini,
bu en büyük Türk’ün elini iki elimle kuş okşar gibi tuttum, büyük bir tazim ve
sevgi duyguları ile öptüm ve yanağımı yasladım. Ağlıyordum.”
“O,
Türk milletinin sinesinde kıyamete kadar uyuyacak, fikirleri ve idealleri Türk
milletinin ruhunda kıyamete kadar yaşayacaktır.”
Cumhurbaşkanı
(rahmetli) Celal Bayar,1972 yıllarında anlattığı anıları geçmişi gözler önüne
seren ve geleceğe ışık tutar niteliktedir. 1952’de seçimi kazanan Demokrat
parti ve liderleri idam edilme saatlerine değin Atatürk’e sevgi, saygı ve
şükranlarını asla yitirmemişlerdir.
Fakat
bugün onu “Ayyaş” diye içkinin esiri olmuş şeklinde gösteren büyüklere (!)
sahibiz.
Fakat
bugün onun için bir zamanlar “ Bir putun önüne geçiyorlar, ayakta bekliyorlar!”
diyen büyüklere(!) sahibiz.
Fakat
bugün onun soyadında “Türk” sözcüğü vardır diye “Atatürk” demeyen büyüklere (!)
sahibiz.
1952’de
seçimi kazanan Demokrat parti ve liderleri idam edilme saatlerine değin
Atatürk’e sevgi, saygı ve şükranlarını asla yitirmemişlerdir.
Fakat
biz gerçek Atatürkçüler diyoruz ki:
“
Ne mutlu atası Atatürk olan Türk milletine; ne mutlu Türk’üm diyene!”