İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI MI DAHA TEHLİKELİ VE
BÜYÜKTÜ? YOKSA SURİYE İÇ SAVAŞI DAHA MI TEHLİKELİ?
Neredeyse
tüm dünyanın katıldığı ve katılmamız için çok ağır baskılara uğradığımız İkinci
dünya savaşı; insanlığın gördüğü en tehlikeli bir kıyametti.
Suriye
iç savaşının milyonlarca katı alemşümul ve yıkıcı idi. O savaşa kendi
yanlarında katılmamız için bastıran üç büyük müttefik ülke:
Amerika-İngiltere-Rusya, dünyanın her yerine hakimdiler. Onların karşısındaki
Almanya ise; tüm Avrupa'yı istila etmiş sınırlarımıza dayanmıştı. Her iki taraf
da savaşa kendilerinin yanında katılmamız için olağanüstü baskılar
yapmaktaydılar. Amerikan başkanı ve İngiltere Başbakanı; Mersin limanına gelip,
*Yalvardılar! *Tehdit ettiler! *Rüşvet önerdiler. Buna rağmen savaşa katılmadık;
insanlarımızı kırdırmadık. Ülkemizi tehlikeye atmadık... Almanya, Fransa dahil tüm Avrupa'ya
diz çöktürmüştü; Yunanistan'ı ve
Bulgaristan'ı da işgal ederek sınırımıza dayanmıştı. Kafkas petrollerine ve
Rusya'nın sonsuz kaynaklarına sahip olmak için; Karadeniz'in Kuzeyinden veya
yurdumuzdan geçip, işgal ve tahrip edecekti.
Tüm
Avrupa'yı işgal eden o gücün Yurdumuza
girmesine izin vermedik. Bir milyon askerimizi iyi besledik; hazır tuttuk.
Hitler'in, Yurdumuzdan geçip Kafkasya'ya ulaşmak istediğine; generalleri:
"Belki Anadolu'dan geçip Kafkasya'ya varabiliriz! Fakat Türkiye'de
askerimizin çoğunu kaybederiz. Felaketimiz olur!" diyerek Hitler'i
Türkiye'ye saldırmaktan vazgeçirdiler. Romanya'dan kaçıp Boğazlardan geçen
binlerce Yahudi'yi; Hitler kendilerine teslim etmemizi istedi. Bu isteğine de
karşı durabildik. Kimsenin maşası olmadığımız için; hiçbir dünya gücü bize
bulaşamadı; çatamadı; saldıramadı!
İkinci
dünya savaşına göre çok minik bir çatışma olan Suriye iç savaşında ise, aynı
becerinin milyonda birini gösteremedik!
Dış baskılarla taraf olduk. Uçağımız düşürüldü; iki pilot subayımız hala
denizin dibinde duruyor; cenazelerini alıp namazlarını kılamadık. O uçuşları
bize kimin yaptırdığını bile bilmiyoruz. Hiç gerekmediği halde o savaşa, asli
taraf edildik. Yüz binlerce mülteci yurdumuza doldu. Hangisi zavallı; Hangisi
casus ve sabotajcı; bilmiyoruz. Yalnızca bu ağır yükü çekmekle kalmadık! Kendi
vatandaşlarımızın çoğu işsiz ve muhtaç iken; yöneticilerimiz; NAM OLSUN!
ŞANLARI ARTSIN! diye; bizimle ilgisi olmayan çok uzak ülkelere bile yardım ve
para gönderiyorlar. O paralarla Anadolu'ya fabrikalar ve üretim yerleri açılsa;
hem kalkınacağız; hem de işsiz vatandaşlarımız çalışıp ücret alabilecekler.
İyi
bir noktada değiliz. Yüce Allahın merhametinden başka umutlanacağımız bir şey
yok!