10 KASIM & 75. YIL
ATA’mızın
ebediyete intikalinin 75’nci Yıldönümünü andık. Ülküsünü ve düşüncelerini
yaşattığımızın sevincinin yanısıra ölümünün acısı ve burukluğu içinde anma
töreni yeni heykelinin huzurunda bayrak ve çelenk konması ve akabinde kervansaray
salonunda program icrası ve yine devamında Eğirdir Evi’ndeki Atatürkçü Düşünce
Derneği’nin ATA’mızın ruhuna atfen pişi ikramı ile son buldu.
Anma
etkinliği ruhuma ve beynime öylesine nufuz etmiş ki gece rüyamda ATA’mı gördüm:
Bulutlar üzerinde sarı saçları, mavi gözleri ile, aydınlık cemali ile belirdi
ve ruhen diyaloğa girdim:
İ-
ATA’m ebediyete intikal edeli 75 yıl oldu. Sana bir Fatiha’yı çok görenler “O”
olmasa da var olurduk diyenler var. Ne dersiniz?
A-
Sabır evlat...
İ-
ATAM; babamın babası, benim dedem, çocuğumun dedesinin babası, torunumun da
dedesinin dedesisiniz. Bu böyle mi gidecek?
A-
Bu sözünden gurur duydum evlat. Demek ki; kuşaktan kuşağa Atatürkçü Düşünce
devam ediyor.
İ-
ATAM; savaş meydanlarında kurduğun Cumhuriyet Meclisine kafaları sarılı olarak
gelen vekiller var. Güya özgürlükmüymüş, resetlenmişler mi neymiş...
A-
Sabır evlat...
İ-
ATAM sen “Yurtta sulh, Cihanda sulh” dedin ama bizi yönetenler bu söze sadık
kalmadılar. Suriye kankamızdı, kanlımız oldu, Irak kesmeşeker gibi bir bütündü,
tozşeker gibi dağıldı, dağıtıldı, İran ile limoniyiz, Yunanı zaten yakinen
tanıyorsunuz, ne dersiniz?
A-
Sabır evlat...
İ-
Bizler, özellikle gençlik, sizin gibi olmak, size benzemek istiyoruz...?
A-
Evlat; beni kopyalamak gibi bir düşüncenin ömrü olmaz. Benim düşüncelerimi,
kararlılığımı, cesaretimi özünüzde benimseyin. TÜRK MİLLETİ’nin azmi ile
harmanlayın, o zaman kimse sizin bileğinizi bükemez.
İ-
Gençliğe başka öneriniz var mı?..
A-
Evlat; gençlik önce NUTUK’u okusun. Bu şanlı Cumhuriyet nasıl kuruldu öğrensin,
takkiye yapmasın. Kutsal dini siyasete alet etmesin, Gençliğe Hitabe’yi günde
beş vakit, Andımız’ı her sabah okusun, topla tüfekle TÜRKİYE’yi yıkamayıp ele
geçiremeyen iç ve dış hainlere karşı uyanık olsunlar yeter.
İ-
TÜRK, TC, Ne Mutlu Türküm Diyene, kelime ve tümcelerini silmeye başladılar,
siliyorlar ATAM...?
A-
Sabır evlat...
İ-
TÜRK MİLLETİ yerine TKÇGLER Milleti mi ne diyorlar, ama biz de bu aşureye bir
anlam ve isim veremedik?..
A-
Sabır dedik ya evlat...
İ-
ATAM üç yaşındaki torunum ne diyor biliyor musun?
ATAM
sen ölmedin
Toprağa
gömülmedin
Nerdesin
bilir misin
Küçücük
kalbimdesin.
A-
Daha üç yaşındaki torunumun torunu böyle diyorsa TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nin sırtı
yere gelmez evlat.
İ-
ATAM; Cumhuriyet kazanımı olan bütün milli sanayi tesislerini satıyorlar. Hem
de senin kovduklarına ve dünya sermaye şeytanlarına, para cambazlarına, Liberal
mi Lüperal ekonomi miymiş neymiş. İşte bu satışlar onun gereğiymiş.
A-
Evlat; biz küllerinden yarattığımız TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nin imar ve inşaasında
işgücü olarak, emek gücü, amele gücü ile zorluklarla yaptık. Şimdikiler
mirasyedi ise be ne yapayım? Nerede o ses çıkarmayanlar? Evlat; o ses
çıkarmayanları parmağınız ile dürterek uyandırsınlar. Uyanmıyorlarsa bilin ki
onlar da nemalanıyorlardır. Evlat; unutma kalp boşaldıkça cüzdan dolar.
İ-
ATAM; Bu millet isterse elbette şeriat da gelir diyorlar...?
A-
Sen, hiç intiharı denedin mi evlat?...
İ-
ATAM; senin mezarının başında Fatiha okumak için ihtiram duruşunu “SAP gibi
durmak” diyorlar...
A-
Evlat, onu söyleyenler her mezar taşının başında durup Fatiha okuyanlar için de
SAP gibi duruyor diyorlardır. Bunlara gülüp geçin. Onların dini bilgileri o
kadar demek ki... Bak ben gülüyorum. Sen de gül. Ve herkese, tüm şehitlere
Fatiha’yı esirgeme.
İ-
ATAM; biraz da politikadan bahsetsem diyorum ama buna cesaret edemiyorum.
Biliyorum ki; kızacaksınız. Çünkü politikanın her yeri çamur, vurgun, talan,
yandaş, yalaka basın, takkiye, demokrasiyi araç olarak kullanma, şeriat özlemi,
inanç sömürüsü, din istismarcılığı. Hangi birini sayıp söyleyeyim ATAM.
A-
Sabır evlat sabır, sabır, sabır...
İ-
Senin o kovduğun emperyal güçler var ya ATAM, onlar TÜRKİYE’yi masaya
yatırmışlar, SEVR gibi paylaşmak istiyorlar...
A-
Sabır evlat...
İ-
Senin kurduğun eserin olan tevhid-i tedrisatı, Milli Eğitim’i terk ederek başka
eğitim yollarına sapıyorlar. Neymiş efendim dört çarpı dört mü, dört artı dört
mü diyorlar ucube bir şey getirdiler, kızlı erkekli aynı evde kalıyorlarmış da
bu bize uygun değilmiş de, öğrenciler kafaları sarılı olarak okulda sınıflara
girmeleri özgürlüğün gereğiymiş, daha ileri günlerde kızlar ve erkekler ayrı
ayrı sınıflara alınacakmış, daha neler neler... Hangisini söyleyeyim ATAM?
A-
Sabır evlat sabır, ya sabır...
İ-
Hep sabır, sabır diyorsun, nereye kadar sabır ATAM?
A-
Bak evlat... Nereye kadar sabır mı diyorsun...?
Milletin
sabır taşı çatlayıncaya kadar. Türk milletinin sabır taşının çatlamasına ramak
kala öyle bir kükrer ki önünde kimse duramaz. İstiklal Savaşını nasıl kazandık
sanıyorsun? Hani Mehmet Akif diyor ya;
“Kükremiş
sel gibiyim bendimi çiğner aşarım”
İşte
öyle...
Bir uyandım ki; bütün vücudum ter
içinde.
Işıklar
içinde uya ATAM.