TÜRKİYE'NİN UYUYAN GÜZELİ: EĞİRDİR
Serhat Çelebioğlu
Bir kış günü sabahı bölgede fotoğraf çekmek maksadıyla Ankara’dan Türkiye’nin 4. büyük gölüne ev sahipliği yapan aynı zamanda elma ihracatımızın tek başına yarısını karşılayan Eğirdir’e geldim. Eğirdir’e gelen otobüsler önce Isparta’ya müteakiben Eğirdir’e geliyor. Yolculuk yaklaşık yedi saat sürüyor. Süre benim için önemli çünkü fotoğraf çekimi için Eğirdir’e sadece bir gün ayırdım. Diğer günler Kovada Gölü Milli Parkı ile Yazılı Kanyon Tabiat Parkı'nı gezmeyi planladım. Bu nedenle sadece bir gün doğumu ve bir de gün batımı şansım var.
Eğirdir Türkiye’nin birkaç yavaş şehrinden biri. “Yavaş Şehir” ne demek diye soruyorsunuz tabi. Bu bir unvan. Günümüzde 28 ülkede 182 yavaş şehir var. Türkiye'de ise 2016 yılı itibariyle 11 şehir bu unvanı almaya hak kazanmış durumda. Yavaş şehir olabilmeniz için Uluslararası Bilim Komitesi tarafından belirlenmiş 70 kriteri karşılamanız lazım. Özetle içinde karmaşıklık ve koşuşturma olmayan stressiz yaşanabilecek, denizine girilebilecek, doğasında yürüyüş yapılabilen bir şehir olmanız lazım. Mavi bayraklı Altınkum Plajı, seyir terasları ve çevredeki milli parklar ile Eğirdir bu koşulları fazlasıyla karşılıyor.
Göller yöresinin göz bebeği olan Eğirdir Gölü’nde sonradan karadan birbirine bağlanmış iki ada var. Birincisi Can Ada, ikincisi ise Yeşil Ada. Son yıllarda göl sularının azalmasından yararlanılarak bu adalar birbirine ve Eğirdir’e bağlanınca ortaya arkamdaki göle saplanan neredeyse 2 kilometre uzunluğundaki yarımada görüntüsü çıkmış. Genel olarak Eğirdir’in kalbi de burada atıyor. Çünkü Eğirdir’in kalesi, tarihî camisi ve kiliseleri, otel ve pansiyonları ile ünlü salaş balık restoranları burada.
Eğirdir’de gün çok güzel batıyor. Gözümle görmesem inanmayacağım kısa aralıklı renk değişimleri ise inanılmaz. Tanıtım amaçlı bu kısa girişten sonra sanırım çoğunlukla yürüyerek yaptığım fotoğraf gezimi anlatmaya başlayabilirim.
Otogar şehrin merkezinde ve gölün hemen kenarında. Gün takriben 07.20 sularında doğuyor. 07.00 civarında inecek şekilde otobüs ayarlamakla ne kadar doğru yaptığımı görüyorum. Etrafta kimsecikler yok. Gündoğumu ışığında fotoğraf çekebilmek için adalar bölgesine yürümeye başladım. İlk durağım olan Can Ada’ya ulaştım. Güneş henüz yüzünü göstermiş. Işık gerçekten çok güzel. Eğirdir’i ikiye bölen 1.750 metre yükseklikteki Sivri Tepe’nin etrafında ise sabah bulutları var.
Can Ada; Eğirdir ile Yeşilada arasında yer alan küçük bir adacık. Yerleşim alanı olmayıp, çadır ve karavan turizmi ile piknik alanı olarak kullanılıyor. 1933 yılında Atatürk’ün Eğirdir'i ziyareti sırasında kendisine hediye edilmiş, daha sonra Atatürk’ün mirasçılarına, onlardan da Eğirdir Belediyesi’ne geçmiş. Gündoğumu ışığını arkanıza alıp Davraz Dağı’na dönerseniz gördüğünüz gibi çok güzel görüntüler elde etme şansınız oluyor.
Can Ada’da çekimlerimi bitirip güneş yüzünü göstermeye başlarken Yeşil Ada’ya (Nis Adası olarak da bilinir) geçiyorum. Yeşil Ada, Eğirdir'in en güzel turizm bölgesi. Şehir merkezine 2 kilometre. uzaktaki bu bölgede balık lokantaları var. Ev pansiyonculuğu da gelişmiş. Yanımdan geçip giden midibüslerden anladığım kadarıyla merkezden buraya toplu taşımacılık da yapılıyor.
Sabahın ilk ışıkları ile birlikte Yeşil Ada’nın en uç noktasına yürürken gölde yaşayan yabani ördekleri besleyen sakinlere rastlıyorum. Türkiye’de 454 farklı kuş türü var ve bu kuş türlerinin 225’i Eğirdir Gölü ve çevresinde yaşıyor. Bu zenginlikle birlikte gün doğumu ışığında çektiğim bu görüntü gerçekten çok güzel.
Yeşil Ada, Hristiyanlığın ilk yayılmaya başladığı yerlerden biri. İsa’nın 13. havarisi olarak kabul edilen St. Paul buraya da uğramış. Burası zamanında özellikle rahibelerin barındığı yermiş. Altı yaşından büyük erkek çocukların Yeşil Ada’ya gelmeleri yasakmış. Burada Ayastefanos adlı bir kilise var. Ancak iddialara göre 12. yüzyılda inşa edilen Ayastefanos Kilisesi mübadeleden sonra yıkılmış. 19. yüzyılda inşa edilen görülen kilisenin gerçek ismi ise Aziz Anargiri Kilisesi imiş.
Adalar bölgesi taş temelli ahşap evleri, dar sokakları ve küçük balıkçı barınağı ile otantik özelliğini hala koruyor. Ancak çok fazla çekim yapılabilecek obje olduğu söylemek zor.
Eğirdir Gölü’nün en güzel görüntülerini alabileceğiniz yer Akpınar Köyü. Buraya özel araç dışında sadece taksi ile gelebilirsiniz. Ücret yaklaşık olarak 30 TL tutuyor. Burası canlı bir köy. Sokaklarda çok fazla büyükbaş hayvan var. Buradan her mevsim ve günün her saatinde Eğirdir Gölü’nün renk değişimini görebileceğinizi söylüyorlar.
Köyde bir de şehir terası var. Fotoğraf çekimi için çok güzel bir yer ancak güneşin sivri tepenin arkasında kaldığı öğleden sonraları için sadece bir şeyler yiyip içerken manzarayı seyretmek amacıyla gelinmeli. Fotoğraf çekimi için güneşin arkanızda kaldığı kahvaltı zamanı tercih edilmeli.
Eğirdir, Lidya’nın son hükümdarı Kroisos tarafından MÖ 547 yılında kurulmuş. İlk adı da zaten Krozos. Eğirdir ilçesinde göle doğru uzanan yarımada üzerinde iç ve dış kale bulunuyor. Roma ve Bizans dönemlerinde tamir gören kale Timur'un Eğirdir'i istilası sırasında tahrip edilmiş. Dış kalenin yalnız temelleri kalmış. MÖ 4. yüzyılda Lidyalılar tarafından inşa edildiği tahmin edilen iç kale ise bugün hala ayakta.
Özellikle gün batımı fotoğrafları için kaleye çıkmanızı tavsiye ediyorum. Giriş ücreti yok. Zaten kaleye çıkmak için bir engel de yok.
Nerede yiyeceğinize gelince göl kenarında ve adanın çevresi boyunca pek çok yeme-içme yerleri var. Bu lokantalarda Eğirdir Gölü'nden çıkan tatlı su levreği ve sazan yenebilir. Neredeyse tamamı ihraç edilen kerevitleri ise dünyaca tanınmış olduğundan mutlaka denemeli. Benim yer olarak tavsiyem Big Apple Restoran. Hemen Yeşil Ada’nın girişinde. Göl levreğini burada börek gibi kızartıyorlar, göl kerevitlerinden hazırlanan güveç ise anlatılmaz yaşanır cinsten. Fiyatlara gelince genel olarak Eğirdir’e göre pahalı, İstanbul ile eşit.
Alışveriş için ise tabii ki götürebiliyorsanız elmasını tavsiye ediyorum. Eğirdir bölgesinde elmanın tarihi 1950 yılında başlamış ve neredeyse tüm bölgeye yayılmış. Bu elmanın özelliği sadece 50 kalori olması ve içinde bulunan petkinden dolayı doyurucu olması. Zayıflamak için mükemmel bir meyve. Düşük kalorili olduğu için şişmanlığı önlüyor, kan şekeri düzeyini ve yüksek tansiyonu olumlu bir şekilde etkiliyormuş.
Isparta-Konya-Adana devlet yolu üzerindeki Eğirdir’e karayolu ile kolayca ulaşmak mümkün. İzmir-Aydın Demiryolu’nun bir uzantısı olan Isparta Demiryolu da Eğirdir'e kadar uzanıyor. Ancak tren seferi yok. En yakın havalimanı ise Keçiborlu ilçe sınırlarındaki Süleyman Demirel Havalimanı.
Gezi ve fotoğrafseverlere sesleniyorum. Eğirdir’e istinaden Kovada Gölü Milli Parkı ile Yazılı Kanyon Tabiat Parkı dâhil bir gezi planlamak için 2-3 gün ayırmak yeterli. Artık gün batıyor. Eğirdir, her saatte güzel. Tüm bu güzelliğinden dolayı Eğirdir sakinlerinin de dediği gibi artık o bir “Uyuyan Güzel”.
Sağlıcakla kalın.