Razia Sultanova ve Gazeteci Hamid İsmailov Eğirdir Dostları’nın konuğu oldu
Her çarşamba çeşitli konular ve konuklar ile buluşmayı amaçlayan Eğirdir Dostları toplantılarının bu haftaki konusu: “Orta Asya’dan Anadolu’ya Türk Kültürünün analizi. Edebiyattan dökülen sözcükler, müzikten nağmeler” oldu. Eğirdir Dostları toplantılarının bu haftaki konukları Prof. Razia Sultanova ve Gazeteci Hamid İsmailov oldu.
Bu hafta ile ilgili görüşlerini bildiren Eğirdir Dostları grubu şu açıklamalarda bulundular: “02.10.2019 Çarşamba günü Tarihi Eğirdir Evinde düzenlenen “Orta Asya’dan Anadolu’ya Türk Kültürünün analizi. Edebiyattan dökülen sözcükler, müzikten nağmeler” toplantısı Prof. Razia Sultanova ve Gazeteci Hamid İsmailov’un keyifli sohbeti ve sizlerin katılımı ile renklendi.
Sibirya’dan Adriyatik kıyılarına uzanan dil ortaklığına sahip Türk topluluklarının kültürel ve sosyal yolculuğunu anlamak için müziğin en değerli araçlardan biri olduğunu ifade ederek sözlerine başlayan Sultanova;
“İslam öncesi Şaman gelenekleri müziğe hakim iken, sonraları İslam ve Müslüman topluluklarıyla iletişimi sufi müziğinin gelişimi izlenmiştir. SSCB döneminde Rus emperyalizmi etkisiyle Türk kimliği, müzik olmak üzere sosyal yaşam asimilasyon politikalarına maruz kalmıştır. 1989 sonrası yaşanan ekonomik zorluklar Sovyet yönetimindeki Türk toplumlarını göçmenliğe zorlamış, zorlukla korudukları kültürel değerlerini yaşamalarını güçleştirmiştir.
Ancak , Türk toplumları yoğun çabalar sonucu UNESCO somut olmayan kültürel miras listesine onlarca geleneği aday olarak kabul ettirmişlerdir. Aday sayısı Türk kültürünün çeşitliliğini ve zenginliğini göstermektedir.Semah , meddahlık , Mevlevi ayini , Aşıklık geleneği, Nevruz Türkiye’den listeye aday geleneklerdir.” Sözleri ile konuşmasını tamamlamıştır.
Razia Sultanova’nın ardından söz alan Gazeteci Hamid İsmailov; “ Türk kültürünün sanıldığının ötesine çeşitlilik ve zenginlik barındırdığını ifade ederek çeşitli örnekler ile konuşmasını sürdürmüştür. “Özbek ve Türkiye Türkleri yerleşik kültürdür ve bunun gereği olarak dikey bir hiyerarşi algısı vardır, yer ile gök arasında ilişki vardır ve bu da edebiyata yansımıştır. Öte yandan Türkmenistan-Kırgızistan Türkleri ise göçebe özellikleri nedeniyle daha dünyevi ve yatay ilişkiler üzerine eserlerini kurgulamışlardır. Bu özellikler edebiyata, müziğe ve yaşam biçimlerine yansımaktadır. Türkçe, dünya edebiyat çevrelerinde hak ettiği ilgiyi henüz görememiştir. İngilizceye çevrilen eserler içinde çok küçük bir paya sahiptir. Türkçenin zengin sözcük dağarcığı ve düzenli türetme yapısı nedeniyle bir yazar için çok ciddi yaratıcılık ve üretkenlik alanı sağlamaktadır” ifadeleri ile analiz yapmıştır.
Bu güzel toplantıda bulunan, katkı sağlayan tüm dostlara teşekkür ederiz. Her hafta hoş sohbette buluşmak dileğiyle…